Yoksulluk Travması ve Taliban’ın Kadın Düşmanlığı:

Afganistan’da Çocuk Yaşta Zorla Evlendirilme Artışı

Sakhi Khalid

Çev.: Dilruba Akdağ
İnci Uysal

Bu yazı, Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nün (BÜKAK) bü’de kadın gündemi adlı bülteninin Bahar 2023 tarihli 44. sayısında yayımlanmıştır. 

Yazının İngilizce orijinali Hasht-e Subh Daily sitesinde yayımlanmıştır.1

Taliban’ın kadınlara ve kız çocuklarına dayattığı katı kısıtlamalar Afgan kız çocukların çok sayıda sorun yaşamasına sebep oldu. Ne yazık ki bu durum Taliban’ın Afgan kadınları ve kız çocuklarını temel haklarından mahrum bırakmasının ardından, kız çocuklarının satılmasına ve küçük yaşta zorla evlendirilmelerine zemin hazırladı. Hasht-e-Sobh’un reşit olmadan evlendirilen ve sonrasında eğitim hakları ellerinden alınan kız çocuklarıyla yaptığı son görüşmeye göre kadınların haklarından mahrum bırakılmaları, Afgan toplumunda ev içi şiddeti ve kız çocuklarının küçük yaşta satılıp zorla evlendirilmelerini artırmaktadır. Bir yandan da bazı yaşlı erkekler ve Taliban yetkilileri ailelerin yoksulluğunu suistimal ederek onların reşit olmayan, bakire kızlarıyla evleniyorlar.

Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de Afganistan’ın kontrolünü ele geçirmesinden sonra ülke çapında Afgan kız çocukları ortaokul ve lise eğitimlerine devam edemedi, kadınlar ise çalışma ve sosyal alanda var olma haklarından mahrum bırakıldı. Geçtiğimiz bir buçuk yıl boyunca Taliban, insan hakları aktivistlerinin “cinsiyet ayrımcılığı” olarak kabul ettiği kadın düşmanı emirler yayımladı.

Bu sıralarda Hasht-e-Sobh’a konuşan Afgan kadınlar, Taliban’ın uyguladığı ayrımcı politikaların kadınların Afganistan’daki sosyal yaşamını tamamen ortadan kaldıracağı ve ev içi şiddete, kadın düşmanlığına, önyargıya ve kadınların zorla evlendirilmelerine zemin hazırladığı konusunda hemfikirler. Kadınlar Hasht-e-Sobh’la yaptıkları görüşmelerde, kadınların iş ve eğitim hayatlarındaki mahrumiyetin Taliban kontrolünde yaşayan ailelerin kızlarına yeterli desteği gösterememelerine sebep olduğunu da belirttiler. Bu kadınlara göre bu tür problemlerin birincil sebebi kadınların işsizliği ve geleceklerinin belirsizliği: Evlerinden dışarı çıkıp işe gidemedikleri için Afgan kadınlar daha farklı şekillerde istismar ediliyor.

Hamta (rumuz), Taliban’ın kadınlar üzerindeki baskıcı politikaları sonucu ailesi tarafından 500.000 Afgani karşılığında evlendirilen düzinelerce kadından biri. Hamta şiddet dolu bir ortamda büyütülmüş. Bu şiddet onu, eninde sonunda evlenmek ve hayatını geçirmek zorunda kalacağı bir adamla aynı yatağı paylaşmaya mahkûm etmiş. “Erkek egemen bir ailede doğdum. Ailem kız çocuklarının olmasından korkuyordu ve kız çocuklarına utançla bakıyorlardı.” diyor Hamta. Evlendirilmiş olduğunu öğrendiğinde intihar girişiminde bulunan Hamta’nın üzücü ve acı dolu bir hayat hikâyesi var. Şiddet içinde doğup büyüyen Hamta hayal kurmaktan asla vazgeçmemiş, eğitimden ve çalışmaktan mahrum bırakılana dek ölümü düşünmemiş. Bir zamanlar hekim veya programcı olmayı düşünüyormuş fakat şimdi, evleneli birkaç gün olan Hamta şöyle söylüyor:

Yaşamaya dair hiç umudum kalmadı. Tüm ümitlerim tükendi. Programcı ya da hekim olmayı istiyordum ama olamadım. Şimdiyse beni 500.000 Afgani’ye satın alan, çocuğunu doğurup ev hanımı olmamı isteyen bir adamla evliyim. Şu an öfkeliyim çünkü beni satın alan bir adamla evliyim. Çalışmama izin yok, eğitimimle ilgili hayallerimden ise vazgeçmek zorunda kaldım. Bundan sonra tek yapabileceğim bir anne ve çocuk yetiştiren biri olmak. Hiç umudum yok. Ağlayamıyorum bile. Acımı anlatabileceğim hiçbir yer yok. Eğitim ve çalışma haklarından mahrum bırakılıp istemediği biriyle evlendirilen 20 milyon kız çocuğunun bariz örneklerinden biriyim.

Kendi zoraki evliliğinin şokunu atlatamamış bu kadının çok büyük bir acısı daha var: “Benden daha kötü durumda olan kız kardeşim reşit olmadan evlendirildi. Daha 18 yaşında değil. Babam onu bir an önce evlenmesi için onu zorluyor. Babam iş ve eğitim olanakları olmadan kendi kızını daha fazla destekleyemediğini söyledi.” Ayrıca eğer Taliban kız çocuklarını çalışma ve eğitim haklarından mahrum bırakmasaydı babasının kendi kızlarını para için satmayacağını, hatta Hamta’nın hem kendini hem babasını finansal olarak destekleyebileceğini de ekliyor.

Hamta’nın hayatına dair üzücü ve acı dolu bir anısı daha var. Kız olduğu için hor görülmesinin yanında annesinin kanser hastası olmasından da muzdarip olan Hamta, okulun ikinci yılından itibaren halı dokumaya başlamış. Büyürken annesinin hastalığıyla başa çıkabilmek için okullarda ve kurslarda eğitmenliğe de başlamış. Zorla evlendirilen bu kadın şöyle ekliyor:

Öğleden önce üniversiteye gidip sonrasında özel kurumlarda 2 saatliğine eğitmenlik yapıyordum. Akşam yemeğinden sonra ise gece vardiyası olarak hastanelerden birinde resepsiyonist olarak çalışıyordum. Sonucunda kazanabildiğim ayda 10.000 Afgani’ydi. Bu sayede ev içi giderleri ve kirayı karşılayabiliyordum. Programcı olmayı istiyordum fakat Taliban’ın kadınların çalışmaması ve üniversiteye gitmemesi gerektiğini söylemesinden sonra bir akşam, babamın borçlu olduğu bir adam geldi ve evleneceğimizi söyledi. O akşam başka bir çare olmadığı için doktorun anneme verdiği sinir haplarından içtim. İki tane hap içerek ölmeyi diledim fakat başaramadım. Hastanede hayatımı kurtardılar.” Uzun, acı bir nefes verdikten sonra devam ediyor: “Eğer Taliban başa gelmeseydi babam işsiz kalmayacaktı. Ders çalışma, üniversiteye gitme, güzel bir iş sahibi olma, kendi başıma ayda 500.000 Afgani kazanma şansım olacaktı ve tanımadığım, istemediğim biriyle evlenmek yerine sevdiğim genç bir erkekle evlenebilecektim. Ne yazık ki bütün hayallerim suya düştü.

Shamsia (rumuz), Gazne şehrinden Kabil’e yeni gelen 17 yaşında bir kız. Hasht-e-Sobh ile görüşmesinde şöyle anlatıyor:

Üniversiteye giriş sınavına hazırlık kursunda sadece ilk haftamı doldurabilmiştim ve bütün dershaneler kapanmıştı. Bu yıl devlet üniversiteleri için giriş sınavına giren kızları görünce -ki Kabil’e zaten bunun için gelmiştim- benim de girebileceğime dair içimde bir umut yeşerdi. Hiç param yoktu ama yıl boyunca nakış işi yapıp satarak para biriktirdim. En sonunda 5.000 Afgani’m vardı ve Kabil’e geldim.

Shamsia’nın cebindeki az miktar paraya rağmen hevesle Kabil’e gelmesi, akademiye beslediği hayranlığı gösteriyor. Kira ödememek ve kurs masraflarını karşılayabilmek için akrabalarından birinin evine giden 17 yaşındaki Shamsia: “5.000’in 3.500’üyle kurs ücretlerini ödemiştim ve gerisi bana kalmıştı. Kurs şimdi kapandı ama ben hâlâ eve dönmedim. Babam aradı ve kurs kapandığına göre daha fazla orada kalamayacağımı ve ayrıca birinin evlerine beni istemek için geldiğini söyledi.” Gelen adam hakkında babası “Tanımıyorum ama 40’lı yaşlarda bir adam olduğunu duydum.” diyor. Shamsia Kabil’de kalmak için hiçbir bahanesi kalmadığı için eve dönmekle Kabil’de kalmak arasında kaldığını ekledi, hiç umut kalmamıştı.

Shamsia Taliban tehlikesi ve kabusuyla yaşayan bir genç ve ona kalırsa evlenmesi için seçilen adamın -yaşlı ve olgun bir adam olduğundan- fazladan bir eşi bile olabilir. Shamsia şunu da ekliyor:

Babam okuyamayacağımı, evlenmem gerektiğini söylüyor. Eve geri dönmem için birkaç kez aradı fakat ben kursu tamamlamak, okumak istiyorum; o adamla evlenmeyi değil. Ne yapmam gerek? Çıkar yol yok. Annem de babamla aynı hikâyeyi anlatıyor: Kızların dışarı çıkmasına ve okumasına izin verilmiyorsa ne diye evde kalacakmışım? Hayatım mahvoldu. Eğer beni evlenmeye zorlarlarsa sesimi duyabilecek kimse olmayacak. Biz (kızlar) çok şanssızız. Umarım bu acı ve korkunç olay asla gerçekleşmez ve ben de okumaya tekrardan devam edebilirim.

Samira (rumuz) Taliban’ın kadın okullarını kapatmasından sonra Taliban komutanlarından biri tarafından istenen kadınlardan biri. Ailesine olayı sonradan anlatan Samira’nın dediğine göre:

Ailem öğrendiğinde, Taliban’a nişanlı olduğumu söylediler. Taliban komutanı ise benim nişanlı olmadığımı bildiğini, bu dünyada ve ahirette refaha ermek istiyorsam onunla evlenmem gerektiğini söyledi. Daha sonra ailem bir tanıdığımızla beni nişanladı ve nişanlıma eğitimime izin vereceği yönünde söz verdirdiler. Maalesef şimdi başka bir ihtimal olmadığının farkındayım. O Taliban komutanından kurtulmak, beni hayatım boyunca hiç tahmin edemeyeceğim bir adamın pençelerine attı.

Bu arada Afganistan’da kadınlara yönelik kısıtlamaları kınayan insan hakları aktivistleri Taliban’ı, Afganistan vatandaşlarının temel haklarını ihlal etmekle suçluyor. Hasht-e-Sobh ile görüşen Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Naeem Nazari: “Ne yazık ki Taliban’ın gayrimeşru gücü, kısıtlı politikalarının ve bakış açılarının hâkimiyeti okulların, kolejlerin ve üniversitelerin kapılarını kızlara kapatmış; dar görüşleri iş imkânlarını kısıtlamış, bu da Afgan kadınlarının parlak bir gelecek ümidini azaltmıştır.” dedi. Ayrıca Afganistan Bağımsız İnsan Hakları Komisyonu, Taliban’ın kadın düşmanı uygulamalarının “Afganistan ile geri kalan dünya arasındaki ilişkileri bozduğuna, ülkeyi artan bir yoksulluğa sürüklediğine ve reşit olmayan kız çocuklarıyla zorla yapılan evliliklerin yanı sıra kız çocuklarının satışına yol açtığına” inanıyor. “Sosyal haklardan yoksun insanların sesleri duyulmuyor ve dünya izleyip politikacılık oynamakla meşgul. Buna kriz ve sefaletin doruk noktası denir!”

Afganistan’ın Avusturya elçisi Manija Bakhtari, Hasht-e-Sobh ile yaptığı görüşmede şunu diyor:

İnsanlar, özellikle kadınlar, tüm toplumlarda değer görüyor ve bu değer kriterleri genellikle eğitim statüsü, mali, siyasi, kültürel statü ve ayrıca fiziksel güzellik oluyor. Birçok toplumda eğitime ve mali kaynaklara erişimi kısıtlı olan kadınlara güzellikleri ve fiziksel görünüşleri üzerinden değer veriliyor. Bir meta gibi sosyal etkileşimlerde kolayca takas edilebilen değerli bir obje olarak görülüyorlar. Öte yandan eğitim haklarını ve ekonomik statülerini kaybeden kadınlar ikinci sınıf vatandaş, nesne ve mülk hâline geliyorlar ve kaderlerini tayin etme haklarını yitiriyorlar. Bilgi ve mali kaynaklar gücün temel faktörleridir ve bu ikisinden mahrum kalan insan ötekileştirilir.

Manizha Bakhtari şunu da vurguluyor:

Taliban’ın iktidara gelmesiyle Afgan kadınlar haklarını kaybettiler, evde kaldılar, gelirlerini ve sosyal statülerini kaybettiler. Ayrıca, kadınların eğitimini ve çalışmasını destekleyen kanunlar, kurumlar ve yapılar tamamıyla kapatıldı. Yalnızca Taliban değil, Taliban ile benzer bir zihniyete sahip birçok örgüt kadınların direnişini ve protestolarını desteklemiyor; kadınların geleneksel ev kadını rolüne bağlı kalmasını ve Afganistan toplumundan, politikasından ve kültüründen tamamıyla dışlanmasını tercih ediyorlar.

Manizha Bakhtari ekliyor:

Afganistan geleneksel bir ülke. Evlilik, sosyal ilişkiler ve etkileşimler bağlamında hayatın temel direklerinden birisi olarak kabul ediliyor. Toplumun gerçek ruhunu yansıtan bir atasözü ‘Kız halkındır.’ der. Başka bir deyişle, toplumun kolektif bilinci kadınların çalışmasını benimsemez, bu yüzden ona anne olarak daha çok değer verir. Afganistan’ın geleneksel ve aşiret ilişkilerinde kız çocuklarının taciz edilmesinin, alınıp satılmalarının, erken ve eşitsiz evliliklerin uzun bir tarihi var ve ülkenin kanlı, sabıkalı tarihinin omuzlarında Taliban çifte utanç yükü taşıyor. Şimdi hiçbir umudun olmadığı bir atmosferde ailelerin büyük bir çoğunluğunda kadınlar alınıp satılan objeler hâline geldi. Ailelerin çoğu artık kızlarının okula veya üniversiteye gidemediğini veya gelecekte değerlerini belirleyecek bir gelirleri olmayacağını gördüğünde bu ailelerin evlilik tekliflerini kabul etmeleri daha kolay hâle geliyor. Fakir aileler, evliliği kızlarının satılması ve mali bir kaynak olarak görüyorlar. Genç oğlanlar ve kızlar nesne olarak satılıyor, bu da zorla erken yaşta evlendirilmelerin ve kızların cinsel sömürüsünün neden arttığını açıklıyor.

Afganistan’ın Avusturya elçisi ekliyor:

Bu durum devam ederse milyonlarca başka kız çocuğu erkeklerin cinsel sömürüsüne maruz kalacak ve onlara ikinci, üçüncü, dördüncü eşler ve köleler olarak hizmet edecek. Esasen Taliban’ın kadınların gelişimine yönelik fırsatları ve imkânları çalmasının en önemli sebeplerinden biri savaşçıları ve kız çocukları arasında eşitsiz evlilik imkânı sağlamasıdır. Taliban, geliri olan eğitimli bir kızın; eğitimsiz, yobaz bir mollayı asla efendisi ve kocası olarak kabul etmeyeceğini çok iyi biliyor. Bu yüzden Taliban’ın politikaları kadınların yeteneklerini kısıtlamayı ve ailelerin aşırı yoksulluklarından faydalanmayı amaçlıyor. Dahası kuşkusuz, halkın klişe gelenekçi zihniyeti her şeyi -kadınların konumları ve hak- larıyla da ilişkili olarak- Taliban’ın insanlık dışı politikalarının lehine çeviriyor. Ayrıca merkezden uzak köyler ve sınıra yakın bölgelerde, Taliban ve diğer erkekler daha küstahça, silah zoruyla ailelere boyun eğdirerek genç kızları hedef alıyorlar.

Her şey Faryab’daki din alimlerinden Mawlawi Nabi Ghafoori’nin geçtiğimiz günlerde halka açık bir toplantıda kızların Taliban savaşçılarıyla evlenmesi hakkında söylediği “Mollanın ya karısı ol ya da ineği.” sözüyle başladı. Geçenlerde, 27 Aralık 2022’de kaydedilmiş bir video Hash-e-Sobh gazetesine gönderildi. Videoda kadınların Afganistan’daki konumu üzerine konuşan bir molla, kızların Taliban savaşçıları ile evlenmesini teşvik ediyor ve kızları kışkırtıyordu.

Mawlawi Ghafoori’nin kadın düşmanı görüşlerine ek olarak Taliban Yükseköğretim Bakan Vekili Nada Mohammad Nadim, eğitim yasağı ve kapatılan üniversiteleri açıkladıktan sonra İslam’da kadınların ihtiyaçlarının erkekler tarafından karşılanmasının zorunlu olduğunu ve aklıselim düşünmenin kadının değil erkeğin işten sorumlu olmasını gerektirdiğini söyledi. Nadim’e göre kadınların çalışmasına gerek yok. Daha önce, Tahar’ın kuzey vilayeti Dakar Bölge Yöneticisi Shamsuddin Humayoon yalnızca bir hafta içinde iki kez evlenmişti.

Nadim ayrıca kadınların okullara, spor salonlarına ve çocuk parklarına gitmesini “ayıplayarak” 6 Ocak 2022 Cuma günü kaydedilmiş bir videoda önceki yönetimin “kadınları aşağılamanın” yolunu açtığını ve Taliban’ın bu “aşağılamaya” devam etmeyeceğini söylüyor. Ayrıca ekliyor: “Eğer bir kadının bir kurumda çalışmasına, başörtüsünü saymamasına, parka gitmesine, spor yapmasına izin verirsem yüce Allah’a, Müslüman milletine ve alimlere ne cevap veririm?”

Taliban’ın kadınlar üstündeki kısıtlamalarının ardından ortaokul, lise ve üniversitelerin, kaplıcaların, spor salonlarının ve dinlenme alanlarının kapıları Afgan kadınlara kapatıldı. Ek olarak Afganistan’daki kadınların eğitim, öğrenim, çalışma ve seyahat hakları engellendi. Bu sırada azımsanmayacak sayıda kadın ve insan hakları aktivisti, Taliban’ın Afgan kadınlara yönelik uygulamalarını “cinsiyet ayrımcılığının” açık bir örneği olarak nitelendirdi.

 

  1. Metnin İngilizce orijinali için bkz. Sakhi Khalid, “Poverty Trauma and Taliban’s Misogyny: Forced, Underage Marriages Increased in Afghanistan”, 8 Ocak 2023, 31 Ocak 2023 tarihinde erişilmiştir. <https://8am.media/eng/poverty-trauma-and-talibans-misogyny-forced-underage-marriages-increased-in-afghanistan/> Yazarın izniyle çevrilmiştir. Metindeki vurgular yazara aittir. (ç.n.)