Güvenlik Kameraları Cinsel Tacizi Önler mi?

Selenay Boz/ 21 Nisan 2024

7 Nisan’da BBC News Türkçe YouTube kanalında “Boğaziçi Üniversitesi protestoları beşinci yılında: Okul nasıl değişti?” isimli bir video yayımlandı. Rektör atamasının üzerinden dört yıl geçmişken Boğaziçi Üniversitesi’nde neler değiştiğini anlatmak isteyen videoda rektör atamasına karşı protestolarını hâlâ devam ettiren akademisyenlerden, birkaç öğrenciden ve atanmış rektör Naci İnci’den görüşler alınmış. Bu kısa videoda zaten dört yılda Boğaziçi Üniversitesi’nde nelerin değiştiğine dair detaylı bir anlatı bulmak mümkün değil. Ancak bu süreçte kampüste sayıları sürekli artan güvenlik kameralarına dair konuşulurken Naci İnci’nin okulda alkol alındığı ve “kızların dirençleri daha düşük olduğu için” iradelerini kaybettikleri ve istismara uğradıkları, bu yüzden de özellikle kız öğrencilerin güvenliği açısından gerekli olduğu yorumu okul yönetiminin cinsel taciz karşısındaki tutumunu  gözler önüne seriyor. Peki gerçekten rektör atamasının üzerinden geçen bu dört yılda Boğaziçi Üniversitesi’nde cinsel tacizi önleme konusunda neler değişti?

Boğaziçi Üniversitesi’nde 2012 yılından beri faaliyet gösteren bir Cinsel Tacizi Önleme Komisyonu (CİTÖK) bulunuyor. Bu noktada Boğaziçi Üniversitesi’ndeki öğrencilerin cinsel tacizi/şiddeti önleme çalışmalarının köklü bir geçmişi olduğunu belirtmek gerekir. CİTÖK’ün kurulması da Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’ndeki (BÜKAK) kadın öğrencilerin yürüttüğü çalışmalar ve konuya duyarlı akademisyenlerin verdiği destekle mümkün olmuştu. Komisyonun kurulmasındaki amaç cinsel taciz ve cinsel saldırının gerçekleşmemesi için önleyici faaliyetler yürütmek ve bu konuda üniversitede cinsel tacize karşı farkındalık yaratmak. Bu çalışmalar temelde öğrencilere, okul personeline ve akademisyenlere toplumsal cinsiyet eşitliği ve cinsel şiddet konusunda eğitimler düzenlemeyi kapsıyor. Komisyonun kurulmasının ardından 2016 yılında CİTÖK Ofisi açıldı ve ofiste tam zamanlı çalışabilecek, konu hakkında bilgi sahibi, öğrencilerle ya da personelle olası bir çıkar çatışmasına mahal vermeyecek dolayısıyla cinsel tacize maruz bırakılan herkesin rahatlıkla danışabileceği bir ofis koordinatörü çalışmaya başladı. 2021 yılında yapılan rektör atamasından kısa bir süre sonra CİTÖK Ofis Koordinatörü önce ücretsiz izne çıkarıldı ve ardından işine son verildi. Dolayısıyla atanmış yönetimin ilk icraatlarından biri Boğaziçi Üniversitesi’nde yıllardır devam eden cinsel tacizi önleme çalışmalarını CİTÖK’ün tam zamanlı çalışanını görevden alarak sekteye uğratmak oldu.

2021 yılından bu yana CİTÖK bünyesinde yürütülen eğitim ve farkındalık çalışmaları kadın öğrencilerin ve komisyonda görev yapan akademisyenlerin inisiyatifiyle yürütülmeye çalışıldı. Ancak ofis koordinatörünün görevden alınmasının okulda yarattığı CİTÖK’ün kapatılmış olduğu algısı, hem düzenli eğitimlerin verilmesini sekteye uğrattı hem de çeşitli inisiyatiflerle düzenlenen cinsel tacizi önleme faaliyetlerinin görünürlüğünü etkiledi.

Komisyonun bir diğer işlevi de cinsel tacize maruz bırakılan okul mensuplarının CİTÖK’ten yönlendirme alabilmesi ve danışabilmesiydi. Tam zamanlı çalışan bir koordinatörün olmaması tıpkı eğitim faaliyetlerinde olduğu gibi bu pratiği de sekteye uğrattı. Benzer şekilde okula giriş dersi olarak okula yeni gelmiş tüm öğrencilerin katıldığı oryantasyonda CİTÖK koordinatörü tarafından verilen biri cinsel tacizle, diğeri toplumsal cinsiyetle ilgili olan iki dersin sayısı geçtiğimiz dört yılda bire düştü ve öğrencilerin bu derslere katılım zorunluluğu kalktı. Boğaziçi Üniversitesi’nde oryantasyonda verilen bu dersler okul kültürünü yeni gelen öğrencilere tanıtarak öğrencilerin parçası olduğu kurumun işleyişini ve ilkelerini aktarmak amacı taşır. Dolayısıyla bu program kapsamında okulun cinsel tacize karşı tutumunu gösteren ve toplumsal cinsiyet eşitliğini anlatan bu derslerin sayısının azaltılarak katılım zorunluluğunu kalkması okul yönetiminin bu meseleleri ne kadar önemsediğine dair veri niteliğindedir.

Boğaziçi Üniversitesi’nde 2021 yılından beri cinsel tacizi önleme faaliyetleri konusunda gelinen noktayı böyle özetlemek mümkün. Durum buyken bir de rektör tarafından yapılan açıklamada cinsel şiddetin sebebinin yalnızca alkol tüketimiymiş gibi lanse edilmesi ve bunun da kadınların fiziksel dayanıklılıkları üzerinden açıklanması, önlem olarak güvenlik kameralarının sayısının artırılmasının önerilmesi akıl alır gibi değil. Cinsel şiddetin sebebi sadece birtakım dış etkenler olmadığı gibi buna karşı alınacak tedbirler de sadece güvenlik önlemleri üzerinden düşünülemez. Güvenlik kameralarına yakalanma korkusuyla öğrencilerin alkol tüketemeyeceği dolayısıyla kadınların kendilerini koruyabilecekleri varsayımı hem tüm sorumluluğu kadınlara yüklemesi hem de asıl sorumluyu gözardı etmesi nedeniyle oldukça sorunlu bir yaklaşım. Aynı zamanda bir üniversitenin rektörünün yaptığı bu açıklama eğitim kurumunun sorumluluğunu da tamamen yok sayıyor.

Kadınlar açısından cinsel şiddet, kadın erkek arasındaki eşitsiz ilişkilerin ve erkek egemen sistemin bir sonucudur. Bir eğitim kurumu olan üniversitenin toplumsal bir soruna yanıtı taktırdığı güvenlik kameralarıyla övünmek olamaz. Eğitim kurumları güvenlik önlemleri alarak polislik yapmaktansa önleyici eğitim faaliyetleri yürütmekle sorumludur ve üniversitelerin bu faaliyetleri yürütme imkânları diğer toplumsal kurumlardan çok daha geniştir. Öncelikle cinsel şiddete karşı eğitsel yaklaşımlar geliştirmek; dersler, konferanslar, paneller yoluyla bunları sistematik hâle getirmek ilk akla gelen uygulamalar olabilir -ki bunlar diğer kurumlara örnek oluşturabilir. Üniversite bünyesinde faaliyet gösteren tüm çalışanların eğitim alması cinsel şiddetle mücadelede bilgi ve becerilerini geliştirmelerini sağlayacak önleyici tedbirlerden biridir. Cinsel şiddet şikâyetleri karşısında bunları değerlendirecek ve hakkaniyetli bir şekilde sonuçlanmasını sağlayacak birimlere ihtiyaç vardır ve buralarda yer alacak kişilerin de iyi bir cinsiyet eşitliği eğitimden geçmiş olması gerekir. Ayrıca başvuruda bulunan kişilere çeşitli destekler sunulması hayati önemdedir. Bir kadın için cinsel tacizi tanımlamak ve açıklamak kolay olmadığı gibi genellikle toplumdaki algı nedeniyle kadının kendini suçlaması, bu durumdan utanması, hak mücadelesini göze almayıp geri çekilmesi sık rastlanan durumlardır. Bu nedenle süreç boyunca kadınların yalnız olmadıkları, şiddetin sorumlusu olmadıkları konusunda desteklenmeleri hem hak mücadelesini güçlendirecek hem de üniversitenin güvenilir bir kurum hâline gelmesine katkı sunacaktır.

Öğrencilerin, akademisyenlerin, personelin cinsiyetçilik ve cinsel şiddet konusunda bilgilenmesi, bu amaçla eğitimlerin düzenlenmesi önleyici ve dönüştürücü faaliyetlerdir. Bünyesinde CİTÖK gibi bir mekanizmanın bulunduğu bir üniversitede bu yapıyı işlevli kılmak yerine güvenlik kameralarının tercih edilmesi en başta eğitim kurumlarının amacına ters düşer. Ancak toplumsal cinsiyet eşitliğinin, cinsiyetçiliğin, cinsiyete dayalı ayrımcılığın, cinsiyetçi ve cinsel şiddetin ne olduğunun tartışılacağı alanlar açarak farkındalık yaratılabilir. Cinsiyetçilik ve şiddet öğrenilen davranışlardır dolayısıyla önlenebilirler ve eğitim kurumları önleme faaliyetleri için öncü olmalıdır.