Özlem Aslan / 13 Şubat 2023
Türkiye’de 10 ili ve binlerce vatandaşı etkileyen depremin yarattığı toplumsal travma ile nasıl baş edeceğimizi göreceğiz. Gerçekleşeceği bilinen bir depremin sonuçlarını azaltmak için önlem alınmamış olmasından, deprem sırasındaki müdahalenin gecikmesine kadar karar alıcılar afet yönetiminin her aşamasında sınıfta kalmış durumda. Ve bu sınıfta kalış binlerce insanın hayatına mal oldu. Sevdiklerini bu acı süreçte kaybeden herkes için çok zor yeni bir süreç başlıyor. Bu yazıda hem yaşanan depremin sonuçlarıyla baş etmeye çalışırken hem de yeni depremlere hazırlanırken aklımızda tutmamız gereken bir mesele olan cinsiyet eşitliğinden bahsetmek istiyorum.
Evet, doğal afetler tüm toplumu etkiler. Fakat toplumun farklı kesimlerinde bu etkinin biçimleri ve dereceleri farklıdır. Hem afet sonrasındaki iyileştirme süreçlerinde hem de afet öncesi hazırlık süreçlerinde cinsiyet eşitsizliklerini göz önünde bulunduran politikalar geliştirmemiz elzem. Toplumların toplumsal cinsiyet rejimleri aynı evin içindeki kadınların ve erkeklerin, kız ve oğlan çocuklarının afetten nasıl etkilendiklerini ve afet hazırlık süreçlerine nasıl katılım göstereceklerini belirler. Örneğin 2004’de Endonezya’da gerçekleşen tsunamide hayatını kaybedenler arasında kadınların sayısı daha fazlaydı. Cinsiyet rollerinden dolayı kadınların tırmanma ve yüzme becerilerinin erkeklere göre daha az gelişmiş olması ve kıyafetlerinin su içinde rahat hareket etmelerini engellemesi bunun nedenleri arasında gösterilmektedir. Yine tsunami sırasında kadınların bakımlarından sorumlu oldukları çocukları ve yaşlıları da yanlarına alarak evden çıkmaya çalışmaları ve güvenli barınaklarla ilgili bilgilerinin olmaması da nedenler arasında sayılmaktadır. Afetlerin psikolojik etkileri de yine cinsiyet rollerine göre değişebilmektedir. Kadınların afet sonrasında cinsiyet temelli şiddete maruz kalmaları, hayatları üzerindeki kontrolü daha fazla kaybettiklerini hissetmeleri, travma ile ilgili destek alabilecekleri kaynaklara ulaşamamaları nedeniyle afet sonrasında erkeklere nazaran daha çok depresyon, kaygı bozukluğu ve stres kaynaklı bozuklular yaşadıkları gözlemlenmiştir. Erkeklerin ise cinsiyet rolleri nedeniyle yardım aramaktan çekinmeleri nedeniyle intihar eğilimlerinin daha yüksek olduğu belirtilmektedir. O yüzden bu süreçleri örgütlerken bu rollerin de göz önünde bulundurulması oldukça önemlidir. Farklı cinsiyet kimliklerinden insanların farklı perspektifleri bizim hazırlık ve iyileştirme süreçlerinde daha kapsamlı politikalar geliştirmemizi sağlayacaktır.
Şu an yaşanan büyük felakette ölümlerle ilgili sayıları duyuyoruz. Fakat bu sayıların arkasında bir hikaye var. Bu hikayelerin ortaya koyulması, afetzedelerin yaşamalarının ya da ölmelerinin nedenlerini ve bu nedenlerin toplumsal adaletle ilişkisini anlamamız oldukça önemli. Bunun yanında travmatik ve zorlu sürecin var olan cinsiyet eşitsizliklerini perçinleme riskini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Afetin etkileri afetin tipine, şiddetine, kimin afete maruz kaldığına, kırılganlık derecelerine, hazırlıklı olma durumuna ve baş etme kapasitelerine bağlı olarak değişir. Cinsel kimlik temelli eşitsizlikler ise farklı kimliklerin sosyo-ekonomik statüsünü, toplumdaki hareket kapasitelerini, bu kesimlerin afetlere nasıl hazırlandığını, ne şekilde tepki verdiklerini, afetten nasıl etkilendiklerini ve afet sonrasında nasıl toparlandıklarını belirler. Afetin cinsiyetlendirilmiş etkileri burada ortaya çıkar.
Örneğin, kadınların banka hesapları gibi finansal kaynaklara erişimi onları afetler karşısında güçlendirecektir. Yine kadınların erken uyarı sistemlerine ve güvenli barınaklara erişimi onların bilgi teknolojilerine ve kamusal alana erişimleri ile doğrudan bağlantılıdır. Afetler azalan hane bütçesi, yaşanan kayıplar, gıdaya erişimdeki sıkıntılar, sağlık problemlerinin artması, yerinden olma, altyapı eksikliklerinin artması, stresin artması, su yoksunluğu, toplumsal destek ağlarının yok olması ve enerji kaynaklarının eksikliği nedeniyle bakım yükünü artırırken, bakım işiyle ilgili zorlukları da artırırlar. Bu nedenle bakım emeğini tanıyan politikalar üretmek, bakım emeğini azaltacak politikalar üretmek, bakım işini eşitlikçi bir şekilde yeniden düzenlemek, karar alma süreçlerinde bakım emekçilerinin temsiliyetini sağlamak ve bakım emekçilerini ödüllendirmek oldukça önemlidir.
Afet sonrasında unutulmaması gereken hizmetler arasında kadınların doğum kontrolüne, jinekolojik muayeneye, hijyen ürünlerine erişimlerinin sağlanması vardır. Bunun yanında anne ve bebek sağlığı ile ilgili önceliklerin belirlenmesi de oldukça önemlidir. Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu’nun verdiği bilgiye göre depremden etkilenen kadınların 3.910.497’si üreme çağında. Deprem bölgesinde 214.325 hamile kadın var, bu kadınların 23.814’ünün bir ay içinde doğum yapması bekleniyor. Sahadan gelen bilgilere göre pek çok kadın stresten kaynaklanan uzun kanamalar yaşıyor. Kadınların hijyenik pede, iç çamaşırına ve temiz tuvaletlere erişimlerinin olmaması vajinal enfeksiyona ve idrar yolu enfeksiyonuna maruz kalma riskini artırıyor. Ayrıca yeni doğum yapmış annelerin stres nedeniyle sütlerinin kesildiği, bu nedenle de bebeklerin gıda yoksunluğu yaşadığı belirtiliyor. Ayrıca alandaki kadın görevli sayısının az olmasının kadınların bu ihtiyaçlarını belirtmelerine engel olduğu da ifade ediliyor. Yine bölgede Arapça ve Kürtçe konuşabilen görevlilerin olması da kadınların ihtiyaçlarını daha rahat ifade etmelerini sağlayacak bir etken. Bu bağlamda Ekmek ve Gül’ün talepleri bir başlangıç olarak ele alınıp cinsiyet eşitliği temelli tartışmaların derinleştirilmesi aciliyet arz etmektedir. Yaşadığımız süreçle ilgili Ekmek ve Gül şu talepleri iletmiştir:
“Van, Elazığ ve Marmara depremlerinden çok iyi bildiğimiz, kadınların yağma ve cinsel saldırılara maruz bırakılması gibi hak ihlallerinin tekrar yaşanmaması için derhal özel güvenlik tedbirleri alınmalıdır.
Kadınlar için hayati önemde olan hijyen sorunu derhal çözülmeli, hiç vakit kaybetmeksizin temiz su ve özel tuvalet ihtiyacı karşılanmalı, hijyen sağlayacak malzemeler bölgeye ulaştırılmalıdır!
İhtiyaç listelerinde hijyenik ped, tampona dahi değinmeyen devlet kurumlarının ihtiyaç listeleri kadınlara özgü maddeleri içerecek şekilde derhal güncellenmelidir.
Gebe ve emziren kadınlar ihtiyaca göre derhal afet bölgesinden uzaklaştırılmalı, doğumlar gerekli ve sağlıklı teçhizatın bulunduğu yerlerde yapılmalı, süt kesilmesi ihtimali gözetilerek yenidoğan mamaları acilen tedarik edilmelidir!”
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan da Ekmek ve Gül’ün taleplerinin yanı sıra bölgede güvenliğin sağlanmasının böyle kriz durumlarında hedef haline gelen kadınların ve çocukların cinsel şiddete karşı kendilerini güvende hissetmeleri için elzem olduğunu belirtmiştir. Bu bağlamda bölgede aydınlatmanın sağlanması öncelikler arasında yer alıyor. Kadınlarla Dayanışma Vakfı da çıkardığı deprem broşüründe toplumsal cinsiyet bakış açısının afetlerle mücadelede önemine vurgu yapıyor:
“Ve tüm kadınlar olarak afet meydana gelmeden risklerin tespit edilmesi, zararlarının azaltılması ya da önlenmesi ile afet meydana geldikten sonra hızlı yanıt verilmesi ve sonrasında iyileştirme çalışmalarının yürütülmesini sağlayan afet planlaması süreçlerine hem merkezi hem de yerel yönetimler düzeyinde aktif ve karar verici pozisyonlarda katılmayı, tüm bu planlama ve yönetim süreçlerinin toplumsal cinsiyet perspektifi ile ve kadınların özne olduğu biçimde hazırlanması ve uygulanmasını talep etmeliyiz. Bu sürecin bir parçası olarak tüm kadınlara afet eğitimlerinin parasız biçimde verilmesini istemeli, mahallemizdeki kadınlarla yaşadığımız bölgeyi tanımak başta olmak deprem öncesi hazırlıkları hayata geçirmek üzere bir araya gelmeliyiz. Afet risk yönetimi sürecinde görevli tüm ADS uzmanlarının (AFAD, Belediye, Emniyet) ve yerel yöneticilerin toplumsal cinsiyet duyarlılığı ve farkındalığının artırılmasına yönelik somut planların yapılmasını istemeliyiz.”
Bu bağlamda afet sonrasında Türkiye’nin farklı illerinden kadınların sergiledikleri dayanışma örnekleri de kadınların bakım emeğinin yaşamı yeniden üretmek için ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Örneğin, Hakkarili ve Şileli kadınlar fırın ekmeğinin çok hızlı bayatlamasına karşı daha uzun süre dayanabilen tandır ve köy ekmeği yaparak deprem bölgesine gönderdiler. Ağrı’da halk eğitim merkezlerinde kurs gören kadınlar ise depremzedelere gönderilmek üzere kışlık giysi dokuyor. Yine Körfez Belediyesi’ndeki kadınlar da deprem bölgesi için atkı, bere ve battaniye üretiyor.
LGBTİ bireyler de afetler sırasında farklı sorunlar yaşamaktadırlar. LGBTİ bireyler ile yardım ekipleri arasında güven ilişkisi kurmanın zorlukları ortadadır. LGBTİ bireylerin toplumsal önyargılar ve yasal sorunlar nedeniyle afette kaybettikleri partnerlerine ulaşmaları daha güçtür. Afet sonrası yayılan homofobik söylemler LGBTİ bireylere yönelik şiddeti artırır. LGBTİ bireylerin afet sonrasındaki barınma sorunları cinsiyet kimlikleri ile de yakından ilgilidir. LGBTİ bireylerin afet sırasında ihtiyaçları olan ilaçlara erişimi güçleşir. Örneğin, Antep Queer LGBTİ+ Dayanışması deprem sonrasında transların ve LGBTİ’lerin toplanma alanlarına gidemediğini, gıda ve barınma desteği alamadığını belirtiyor. Özellikle resmi kurumların, üst düzey yetkililerin ve Diyanet Başkanlığı’nın yaptığı hedef gösteren açıklamaların deprem sırasında ve sonrasında transların ve LGBTİ’lerin hizmetlere erişmesinin önünde engel teşkil ettiğini vurguluyor. Destek almak için yetkililere başvuran transların ve LGBTİ’lerin ise ayrımcı söylem ve davranışlarla karşılaştığını ifade ediyor.
Dolayısıyla sağlık, eğitim, istihdam ve kaynakların cinsiyet eşitliği temelinde şekillendirilmesi bir toplumun afetler karşısındaki kırılganlığını da azaltacaktır. Buradaki eşitsizliklerin aşılması toplumun daha geniş kesimlerini afetler karşısında güçlü kılacağı gibi afetle mücadeleye de daha çok insanın katılım göstermesini sağlayacaktır. Bu nedenle özellikle kadınların ve LGBTİ bireylerin afet öncesi hazırlık süreçlerine ve afet sonrası iyileştirme süreçlerine dahil olması hem onları bilgilendirecektir hem de hazırlık süreçlerine onların perspektiflerini de dahil ederek bu süreçlerin daha adaletli bir şekilde örgütlenmesini sağlayacaktır. 3. BM Dünya Konferansı’nda kabul edilen Sendai Çerçevesi afetlere hazırlık ve müdahale süreçlerinde ve afet sonrası süreçlerde kadınların rolüne vurgu yapmaktadır. Dünyada böyle örnekler bulmak zor değildir. Vietnam hükümeti, Kadınlar Birliği’ne afetle ilgili karar alma organlarında resmi bir alan tanımıştır. Filipinler’de bir yerel yönetim, topluluk düzeyindeki istişareleri yönetmek ve kalkınma planlarını oluşturmak için kadınlara özel bir bütçe ayırmıştır. Bangladeş’te Kapsamlı Afet Yönetim Planı kadınların temsiliyetini garanti altına almış ve bu temelde cinsiyet eşitliğine dair eğitimler vermiştir. Bu deprem bize afet yönetiminde riski azaltıcı tedbirleri sağlayacak bir toplumsal örgütlenmeye yönelik çalışmalar yapmamızın ve bu örgütlenme içinde de cinsiyet eşitliğini güçlendirecek sistemler kurmamızın ne kadar acil olduğunu acı bir şekilde göstermiştir.
Referanslar
Achieve Gender Equality and Empower All Women and Girls
https://www.un.org/sustainabledevelopment/wp-content/uploads/2022/07/Goal-5-infograhic.pdf
Ağrılı kadınlar, depremzedeler için kışlık giysi dokuyor
https://www.hurriyet.com.tr/gundem/agrili-kadinlar-depremzedeler-icin-kislik-giysi-dokuyor-42218624
Deprem bölgesinde kadın sağlığı: Enfeksiyon tehdidi, tetanos aşısı önerisi
Caring in a changing climate: Centering care work in climate action
https://www.oxfamamerica.org/explore/research-publications/caring-in-a-changing-climate/
Depremden etkilenen kadınlar ne durumda?
https://t24.com.tr/haber/depremden-etkilenen-kadinlar-ne-durumda,1091335
#DepremdeKadınlar’ın sesini yükseltiyoruz! https://ekmekvegul.net/gundem/depremdekadinlarin-sesini-yukseltiyoruz
Depremde LGBTİ+ olmak: Toplanma alanlarına gidemiyoruz
https://m.bianet.org/bianet/yasam/273927-depremde-lgbti-olmak-toplanma-alanlarina-gidemiyoruz
Deprem Nedir?
https://kadav.org.tr/wp-content/uploads/2023/02/DEPREM-BR-1-2-1.pdf
EMEP: Depremde kadınlar için özel çözümler üretilmelidir!
https://www.evrensel.net/haber/481667/emep-depremde-kadinlar-icin-ozel-cozumler-uretilmelidir
Gender Dimensions of Disaster Risk and Resilience
Gender Dynamics of Disaster Risk and Resilience
Hakkarili Kadınlar Pişirdikleri Ekmekleri Deprem Bölgesine Gönderdi
https://www.youtube.com/watch?v=AXcxHI1wQxw&ab_channel=%C4%B0hlasHaberAjans%C4%B1
Human Rights of Women
https://www.unwomen.org/en/digital-library/multimedia/2019/12/infographic-human-rights
KADAV’dan deprem broşürü: Eşitsizlikler afetlerde kadınların gördüğü zararı büyütüyor
Körfezli Kadınlar, Atkı, Bere ve Battaniye Üretiyor
https://www.korfez.bel.tr/haber/1/6319/korfezli-kadinlar-atki-bere-ve-battaniye-uretiyor
Şileli Kadınların Ellerinden Deprem Bölgesine Köy Ekmeği Yardımı