Neoliberalizm Feminizmi Nasıl Sömürgeleştirdi ve Bu Konuda Ne Yapabilirsiniz?

Neoliberalizm Feminizmi Nasıl Sömürgeleştirdi ve Bu Konuda Ne Yapabilirsiniz? [¹]

Catherine Rothenberg

Çev.: Aysu Yumuşak, Cansel Kademli, Melisa Damla Telli

Bu yazı, Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nün (BÜKAK) bü’de kadın gündemi adlı bülteninin Bahar 2019 tarihli 36. sayısında yayımlanmıştır.

Birdenbire  herkes feminizm etiketini sahiplenmeye başladı. Facebook’un faaliyet müdürü Sheryl Sandberg’ten[2] tutun da Ivanka Trump’a[3] kadar, şimdiye dek görülmemiş sayıda üst düzeyde iş kadını kendini feminist ilan ediyor. Bu tablo feminist temaların piyasa tarafından sömürgeleştirildiğini gösteriyor.

Kendini feminist olarak tanımlamak bir gurur kaynağı olmaktan öte Hollywood yıldızları ve müzik piyasasındaki ünlüler için kültürel sermayeye dönüştü. O kadar ki yeni moda “f’li kelime”[4], anaakım medyayı ve sosyal medyayı tam anlamıyla kaplar hâle geldi. Birleşik Krallık’ın yeni feminist prensesi Meghan Markle [5], bu upuzun listenin yalnızca en güncel örneği. Bu yüzden de“feminizm”in 2017 yılında Merriam–Webster’da[6] yılın sözcüğü olması hiç şaşırtıcı gelmiyor.

Feminizmin neoliberalizm tarafından siyasi hedeflerine ulaşmak ve neoliberal piyasalara değer kazandırmak için kullanılmasıyla cinsiyet eşitliğini sağlamayı amaçlayan hareket gitgide neoliberalizmle iç içe geçti. Ancak aynı zamanda feminizmin farklı bir çeşidi de beklenmedik bir şekilde popülerlik kazandı. Trump’ın seçilmesinin ve utanmaz cinsiyetçiliğin toplumsal yaşamda tekrar görünür olmasının akabinde toplumsal bir değişim yaratma gibi basit bir tanımlamanın ötesine geçmeye çalışan, yeni, kitlesel militan feminizm siyasi hayatta ortaya çıktı.

Kadın Yürüyüşü[7] ve #MeToo[8] gibi geniş kapsamlı feminist protestoların ve mobilizasyonun gün yüzüne çıktığı hareketler; feminizm içerisinde yükselen, muhalif olmayan ve etkisiz seslere önemli bir karşı çıkış olarak işlevleniyor.

Neoliberal Feminizm

Sonuç olarak bünyesinde pek çok farklı ve çelişkili manifestolar barındıran günümüzün feminist rönesansını nasıl anlamlandırmalıyız?

Son beş yılda özellikle Amerika’da ve Britanya’da, sıra dışı bir feminiz- min yükselişine şahit olduk.Bu yeni feminizm; hareketin sahip olduğu eşitlik, hak ve adalet gibi toplumsal ideallerle bağı koparılmış bir feminizm. Ben feminizmin bu türünü “neoliberal feminizm”[9]  olarak adlandırıyorum. Çünkü bu feminizm cinsiyet eşitsizliğini tanımasına rağmen kadınların bireysel “yetki” ve “seçim” haklarına odaklanan ve buna rağmen feminist hareketi tanımayan postfeminizmden[10]  bu noktada ayrılıyor. Hayatlarımızı şekillendiren sosyoekonomik ve kültürel yapıları reddediyor. Feminizmin bu türü tam olarak kadınların tamamen atomize, girişimci ve elinden gelenin en iyisini yapan bireyler olarak tasvir edildiği Sheryl Sanberg’in Lean In[11] adlı kitabı gibi çok satan manifestoları etkileyen bir feminizmdir.

Evet, neoliberal feminizm cinsiyetler arası gelir eşitsizliğini ve cinsel tacizi, cinsiyet eşitsizliğinin kanıtı olarak kabul ediyor olabilir. Ama önerdiği çözümler bu olgunun yapısal ve ekonomik dayanaklarını göz ardı ediyor. Sürekli olarak kadınları kendi iyilikleri ve ihtiyaçları için tam sorumluluk almaya sevk eden neoliberal feminizm sonuç olarak orta ve orta-üst sınıflara hitap ediyor. Etkileyici diyebileceğimiz bir şekilde kadınların büyük bir çoğunluğunu göz ardı ediyor. Ayrıca piyasa mantığıyla hareket ettiği için sosyal adalet ve kitlesel mobilizasyon gibi konularla da ilgilenmiyor.

Kadınların bireyler olarak kendilerine ve kendi isteklerine odaklanmasını teşvik eden neoliberal feminizmin yükselişiyle feminizm daha kolay popülerlik kazanabilir, daha çok yayılabilir ve piyasada daha kolay satılabilir. Bunun nedeni neredeyse sorunsuz bir şekilde neoliberal kapitalizm ile uyum içinde olması. Bu feminizm aynı zamanda sadece odağına “ilham verici kadınlar”ı alarak, arsızca diğerlerini dışlar. Böyle yaparak da beyaz üstünlüğü ve sınıf üstünlüğünü, heteronormativiteyi somutlaştırır ve sadece neoliberalizmin değil, yeni muhafazakar gündemin de amaçlarına hizmet eder.

Böyle bir feminizmin var olan güç ilişkilerini tehdit eden bir tarafı yok.

Tehditkar Feminizm

Yine de bu hareketin istemsizce yol açtığı sonuçlardan biri tehdit oluşturabilir. Neoliberal feminizm “f’li kelime”nin geniş çapta sahiplenilmesini ve görünürlüğünün artmasını kolaylaştırırken bununla eşzamanlı olarak militan feminist hareketin de önünü açtı. Bu hareket sadece Trump’ın cinsiyetçi politikalarına değil, aynı zamanda gittikçe artarak egemen hâle gelen ve kar etmeye insanlardan daha fazla değer veren neoliberal gündeme de karşı çıkmak için kitlesel bir mobilizasyonu teşvik etti.

Son muhalif feminist patlamanın altyapısı zamanla ortaya çıkmıştı. #MeToo hareketinin on yıl önce ortaya çıkışında Afrikan-Amerikan aktivist Tarana Burke’nin[12]  öncülük ettiği bir taban hareketi olduğunu unutmamak gerek. Bu hareket tecavüz kültürüne ve ona bağlı olarak kurbanı[13] suçlamaya karşı dünya genelinde protestolar organize eden, uluslararası bir hareket olan Slut Walk[14]  gibi diğer hareketlerin hemen ardından ortaya çıkmıştı.

#MeToo, Trump’ın seçilmesinin ve politikalarının temelden tetikleyici olduğu bu tarihi anda geniş bir ilgi çekmeyi başardı. Çünkü feminizm hâlihazırda Sandberg, Beyoncé, Emma Watson ve daha birçok ünlü isim tarafından zaten popüler ve cazip gösterilmişti.

Şimdi asıl soru şu: Bir karşı duruş olarak kitlesel feminist rönesansı, neoliberal feminizm anlayışını reddederek nasıl sürdürebilir ve yaygınlaştırabiliriz? Feminizmin, toplumun tüm katmanlarına zulmetmeye devam eden, insanları dışlayan ve marjinalleştiren birçok güç ilişkisine karşı bir tehdit olarak kalmasını nasıl sağlayabiliriz?

#MeToo kültürel anlamda önemli işler başardı. En önemlisi de erkeğin erkek olduğu için sahip olduğu düşünülen haklarının kültürümüzün içine ne denli nüfuz ettiğini ortaya çıkardı. Fakat sonuç olarak bu tek başına yeterli olmayacak. Çünkü bir sorunu ortaya çıkarmak, sistematik bir değişimi garanti etmek için yeterli değil.

Ama geçmiş yıllarda ortaya başka feminist hareketler de çıktı. Uluslararası Kadın Grevi’nin organize edilmesine yardımcı olan “%99 için Feminizm”[15]  bu örneklerden yalnızca biri. Bu hareketler kadınların, azınlıkların ve güvencesiz nüfusun karşılaştığı eşitsizliklerin sersemletici düzenini açıkça ortaya koyarak ve protesto ederek toplumsal cinsiyetin çerçevesini önemli ölçüde genişletiyor.

Bu feminist hareketler çarpıcı ekonomik, sosyal ve kültürel dönüşümler talep ediyor. Bu yüzden de gelecek için alternatif bakış açıları yaratıp umut vadediyorlar. Geleceğin şu anda dünya çapında giderek artan sayıda insan için iç karartıcı olduğu düşünülürse bu tür bir feminizm tam da ihtiyacımız olan, tehditkar bir feminizm.

 

1 Metnin İngilizce orijinali için bkz:, Catherine Rothenberg, 23 Mayıs 2018, 15   Ocak   2019   tarihinde   erişilmiştir.   <https://theconversation.com/how- neoliberalism-colonised-feminism-and-what-you-can-do-about-it-94856> Yazarın izniyle çevrilmiştir. Vurgular original metne aittir. (ç.n.)

2 Facebook’un faaliyet müdürü Sheryl Sandberg iş hayatında kadın olmak üzerine bir kitap yazdı. Felicity Spector,“Just do it: Sheryl Sandberg’s feminist manifesto at work”, 17 Nisan 2013, 27 Ocak 2019 tarihinde erişilmiştir. bkz: <https://www.channel4.com/news/lean-in-sheryl-sandberg-feminist-career-manifesto> (ç.n.)

3  ABD  başkanı  Donald  Trump’ın  kızı  Ivanka  Trump  katıldığı  panelde moderatörün “Feminist misiniz?” sorusuna olumlu yanıt vermişti. “‘Are you a feminist?’ Ivanka Trump says yes, Merkel fudges”, 25 Nisan 2017, 27 Ocak 2019  tarihinde  erişilmiştir.  bkz.:  <https://www.irishtimes.com/news/world/ europe/are-you-a-feminist-ivanka-trump-says-yes-merkel-fudges-1.3060993> (ç.n.)

4 Yazıda “f-word” olarak geçen kullanımı bu şekilde çevirmeyi tercih ettik. Genellikle  küfür  yerine  tercih  edilen  bu  kullanım  burada  “feminizm” anlamında, bilinen ve sık kullanılan sözcüğün yerine kullanılmış. (ç.n.)

5 Amerikalı aktris Meghan Markle, 11 yaşından beri kadın hakları savunucusu olmasıyla bilinen bir Birleşmiş Milletler Kadın Komisyonu üyesidir. Aynı zamanda  Prens  Harry  ile  evlenerek  İngiliz  Kraliyet  ailesinin  bir  üyesi olmuştu. “Feminist Meghan Markle Is a Longtime Advocate for Women, Including at the UN“, 28 Kasım2017, 27 Ocak 2019 tarihinde erişilmiştir. bkz.: <https://www.nbclosangeles.com/news/national-international/Feminist- Meghan-Markle-Advocate-for-Women-UN-Women-460478763.html> (ç.n.)

6 Merriam-Webster referans kitapları basan ve özellikle sözlük basımıyla bilinen bir şirkettir. Her yıl, yılın kelimesi adıyla bir kelime seçer. “Merriam-Webster’s 2017 Words of the Year”, 27 Ocak 2019 tarihinde erişilmiştir.bkz.:<https://www.merriam-webster.com/words-at-play/word-of-the-year-2017-feminism> (ç.n.)

7 “Women’s March” 21 Ocak 2017’de Amerika’da Donald Trump’ın cinsiyetçi söylemlerine tepki olarak düzenlenen ve yaklaşık 5 milyon kişinin katıldığı yürüyüş. (ç.n.)

8 “#BenDe”, Ekim 2017’de cinsel taciz ve cinsel saldırılara karşı oldukça geniş kitleye yayılan bir sosyal medya hareketi. (ç.n.)

9 Catherine Rottenberg’in bu konuda Neoliberal Feminizmin Yükselişi adlı bir kitabı vardır. (ç.n.)

10  Angela  Mcrobbie,  “Anti-feminism,  then  and  now”,  28  Kasım  2016,  27 Ocak  2019  tarihinde  erişilmiştir.  İlgili  makale  için  bkz.:  <https://www. opendemocracy.net/transformation/angela-mcrobbie/anti-feminism-then- and-now> (ç.n.)

11 Zoe Williams, “Lean In: Women, Work, and the Will to Lead by Sheryl Sandberg – review”, 13 Mart 2013, 27Ocak 2019 tarihinde erişilmiştir. İlgili makale için bkz.: <https://www.theguardian.com/books/2013/mar/13/lean-in-sheryl-sandberg-review> (ç.n.)

12 Tarana Burke, 2006 yılında “Me Too” hareketini başlatan siyah hakları aktivisti. Emma Brockes, “#MeToofounder Tarana Burke: ‘You have to use your privilege to serve other people’”, 15 Ocak 2018, 27 Ocak 2019 tarihinde erişilmiştir.  bkz.:  <https://www.theguardian.com/world/2018/jan/15/me-too- founder-tarana-burke-women-sexual-assault> (ç.n.)

13 bü’de kadın gündemi’nde yazdığımız yazılarda kadınları güçsüz bir konuma indirgediğini  düşündüğümüz  ve  aynı  zamanda  faili  işaret  etmeyen  bir kullanım olan “kurban” sözcüğünü kullanmayı tercih etmiyoruz. Metinde geçen “kurban” sözcüğünü çeviriye sadık kalmak adına tercih ettik. (ç.n.)

14 Hareketin Facebook sayfasına bu adresten ulaşabilirsiniz. bkz.: <https:// www.facebook.com/SlutWalk/> (ç.n.)

15 8 Mart 2018’deki Uluslararası Kadın Grevi’ni organize eden hareketlerden biri. Linda Martín Alcoff, CinziaArruzza, Tithi Bhattacharya, Rosa Clemente, Angela Davis, Zillah Eisenstein, Liza Featherstone, Nancy Fraser,Barbara Smith, Keeanga-Yamahtta Taylor, “We need a feminism for the 99%. That’s why women will strike this year”, 27 Ocak 2018, 27 Ocak 2019 tarihinde erişilmiştir. İlgili makale için bkz.:<https://www.theguardian.com/commentisfree/2018/ jan/27/we-need-a-feminism-for-the-99-thats-why-women-will-strike-this- year> (ç.n.)