Acının Ötesine Geçmek

Yazan: bell hooks

Çeviri: Melisa Telli
Yağmur Gönenç

Bu yazı, Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nün bülteni olan BÜ’de Kadın Gündemi’nin 2019 Güz sayısında yayınlanmıştır.

 

Taze limonata en çok tercih ettiğim içecektir. Yaşadığım küçük kasabam Kentucky’de farklı ırklardan siyah, kahverengi ve beyaz güzel kızlar limonata stantlarını kurar ve para kazanma sanatını icra ederler. Bu onların işidir. “Kızım, paranı dürüst yollardan kazan” mottosuna inanan yetişkin siyah bir kadın olarak, Beyoncé’nin görsel albümü Lemonade’e[2] ilk tepkim şu oldu: “Vay canına, işte bu, kapitalist para kazanma işinde son nokta.”

Lemonade albümünün yalnızca ya da esasen siyah kadınlar için yapıldığını iddia edenler önemli bir noktayı atlıyorlar. Metalar; adı, içeriği, üretim alanı vb. bütün bunlardan bağımsız olarak tüm tüketici kitlesini hedef alır, onlar için üretilir ve pazarlanır. Beyoncé’nin dinleyici kitlesini bütün dünya oluşturuyor ve bu iş dünyasının ve para kazanmanın bir rengi yok.

Bu albümü ve prodüksiyonu cüretkâr yapan şey ana fikri. Açıkça görülüyor ki, Lemonade siyah kadın bedenlerini merkezine yerleştirerek, norm hâline getirerek bu bedenlere dair imgeleri sömürüyor. Bu görsel anlatıda farklı temsiller var: Her ölçüde, şekilde ve dokuda siyah kadın bedeni farklı tarzlarda kabarık saç eşliğinde karşınıza çıkıyor. Sıradan siyah kadın portreleri vurgulanırken kadınlara sanki kraliyet ailesindelermiş gibi poz verdiriliyor. Öldürülen genç siyah erkeklerin her birinin isimsiz, kimliksiz annelerine klipte yer verilerek anneler onurlandırılıyor. Gündelik kıyafetler giymiş, sıradan ve fazla kilolu bedenlere dair gerçekçi imgeler, titizlikle hazırlanmış, fantezi temsilleriyle donatılmış son moda bir arka planda gösteriliyor. Tüm bu Derin Güney[3] eyaleti iç savaş öncesi modasının görkemli şovuna rağmen gösteri başladığında Beyoncé günlük spor giysiler içinde, çok tartışılan kapüşonuyla[4] görünüyor. Ekrana eş zamanlı yansıyan, atlet Serena Williams’ın pek de giyinmemiş görüntüsü de yine akıllara spor giyimi getiriyor (metalaştırmadan söz açılmışken, gerçek hayatta Beyoncé’nin giyim markası Ivy Park[5] şu an pazarlama aşamasında).

Lemonade siyah kadın bedenlerinin tüm sınırları aşan bir biçimde sergilenmesiyle izleyicilere görsel bir fantezi sunuyor. Her şey bedenle, hatta meta olmuş bedenle ilgili. Bu kesinlikle radikal ya da devrimci değil. Kölelikten günümüze kadar siyah kadın bedenleri, giysili ya da giysisiz, alındı ve satıldı. Lemonade’de bu metalaştırmayı farklı kılan şey niyet; amacı baştan çıkarmak, kutlamak ve zevk vermek, siyah kadın bedenlerinin hâlâ süregelen değersizleştirilmesine ve insanlıktan uzaklaştırılmasına karşı başkaldırmak. Lemonade albümü boyunca siyah kadın bedeni tamamıyla estetize edilmiş. Güzelliği size güçlü geliyor. Bu yeni bir sunum değil. Bu tür imgeler ilk olarak parlak zekalı Arthur Jafa[6] tarafından sinematografisi yapılan, Julie Dash’in[7] çığır açan filmi Tozun Kızları’nda[8] görülüyor. Kadınların ve doğanın siyah beyaz fotoğraflarının çoğu ise Carrie Mae Weems’in[9] dönüştürücü ve yenilikçi çağdaş fotoğrafçılığını hatırlatıyor. Weems, sürekli olarak siyah kadın bedeninin, bağımsızlığını kazanmış radikal revizyonunu sunmaya devam ediyor.

Lemonade’i bu kadar farklı kılan şey görsel tasarımının geniş kapsamı; görünmezliğe direnen, sessiz kalmayı reddeden güçlü sembolik siyah kadın kardeşliğinin inşası. Bu kesinlikle kendi başına küçük bir adım değil; beyaz ana akım kültürünün bakışını değiştiriyor. Hepimize siyah kadın bedeninin bu radikal revizyonuna yeniden bakmamız için meydan okuyor. Yine de siyah kadın imgesinin radikal biçimde yeniden yerleştirilmesi, siyah kadın kimliğinin geleneksel cinsiyetçi inşasını tam anlamıyla gölgede bırakmıyor ya da değiştirmiyor.

Beyoncé ve albümüne katkıda bulunanlar siyah kadınların hayatlarına dair çok boyutlu imgeleri cesurca sunsalar da albümün büyük bir kısmı siyah kadının “kurban” olarak temsil edildiği geleneksel basmakalıp bir çerçeve içerisinde kalıyor. Lemonade Beyoncé’nin gerçek hayat deneyimlerine dayanmasına rağmen kendisinin başrolünde yer aldığı kurgusal fantezi bir anlatı. Bu anlatı, bir ıstırap ve ihanet hikâyesiyle başlıyor ve bunun yarattığı travmaya geniş bir yer ayırıyor. Hikâye “Frankie ve Johnny”[10] baladı kadar eski (“evet o benim erkeğim, ama bana yanlış yaptı”). Tıpkı kurgusal Frankie gibi, Beyoncé’nin karakteri de bu ihanete öfkeyle karşılık veriyor. İntikam almak için şiddete yöneliyor. Ve “Daddy’s Lessons”[11] şarkısında babası onu erkekler hakkında uyarıp ona bir tüfek vermesine rağmen, gidip sevgilisini vurmuyor. Muhteşem tasarlanmış altın sarısı bir kıyafet giyip kuşanarak, elinde beyzbol sopasıyla rastgele arabaları parçalayarak, cesurca sokaklarda kasılarak yürüyor. Bu sahnede Beyoncé’nin tanrıçavari karakteri duygusal şiddet eylemleriyle birlikte cinsel bir nesne hâline getiriliyor. Tıpkı Wagner’in “Ride of the Valkyries’i”[12] gibi hiç utanç duymadan yıkıp döküyor. Lemonade’in içerdiği karışık mesajların arasında bu öfkenin yüceltilmesi de söz konusu. Sarı giysisi içinde kendini beğenmiş ve gülümseyen hâliyle Beyoncé fantastik bir kadın gücünün somut hâli. Fakat bu hâl aslında tamamen fantezi. Kadının uyguladığı şiddetinin görüntüleri Lemonade albümünde yer alan temel bir mesajın altını oyuyor: Her türlü şiddet, özellikle de yalan ve ihanet biçimindeki şiddet, incitir.

Cinsiyet eşitsizliği konusundaki yanıltıcı fikirlerin öne sürdüğü argümanların aksine, kadınlar şiddet içeren eylemlerle güç elde etmez, kendini sevmek için bu yolu kullanmaz, özgüven inşa etmez ve etmeyecektir. Kadınların uyguladığı şiddet, erkek şiddetinden daha özgürleştirici değildir. Lemonade şarkısının klibindeki seksi elbiseli kadının olduğu sokak sahnesindeki gibi, şiddet seksi ve erotik bir şekilde gösteriliyor. Bu durum özellikle de kadın-erkek ilişkilerinde, hakimiyeti pekiştirmek amacıyla şiddet kullanımının kabul edilebilir olduğu yönündeki yaygın kültürel görüşün altını oymaya hizmet etmiyor. Şiddetin bu şekilde sunumu olumlu bir değişim yaratmıyor.

Beyoncé ve onun yaratıcı iş ortakları, siyah kadınlara duyulan saygının eksikliğine dikkat çekmek için Malcolm X’in[13] güçlü sesini ve sözlerini kullanıyorlar. Ancak sadece güzel siyah vücutlar sergilemek, siyah kadınların kendilerini gerçekleştirebildikleri ve gerçekten saygı gördükleri adil bir varoluş kültürü yaratmıyor.

Kendini onurlandırmak -bedenlerimizi sevmek- sağlıklı bir özsaygı inşasında uygun bir basamaktır. Lemonade’in bu yanı olumlu. Şüphesiz, Jay-Z’nin 90 yaşındaki büyükannesi Bayan Hattie’nin, eline geçen limonlardan limonata yaparak hayatta kaldığı yönündeki ifadesine tanıklık etmek harika bir his.[14] Lemonade’de atalarımızı ve büyüklerimizi onurlandırmak için verilen tüm referanslar ilham verici. Fakat bu acı ve ihanet anlatısını şefkatli aile ve yuva imgeleriyle sonlandırmak, travmayla yüzleşmek ve onu iyileştirmek için yeterli değil.

Aynı zamanda, sanat dünyasında Beyoncé gibi güçlü bir siyah kadın sanatçı, hem imgeler yaratıp hem de izleyicilerine bu imgelerin ne anlama geldiğine dair kendi yorumunu sunabilir. Fakat onun yorumu tek doğru olarak kabul edilemez. Örneğin; Beyoncé, feminizmi sahiplenmek için kurgu olmayan ses ve kişiliğini kullanıyor, hatta Elle dergisinin yakın tarihli bir sayısında söylediği gibi, “feminizm kavramının gerçek anlamını açıklığa kavuşturmak için”[15] bunu yapıyor. Ancak onun feminizmi ele alış şekline güvenilemez. Onun feminizm anlayışı ataerkil tahakkümün sona ermesini talep etmiyor. Sadece kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olmalarını talep ediyor. Hayalî feminizm dünyasında, basitleştirilmiş kadın ve erkek kategorilerini yıkmaya çalışan sınıf, cinsiyet ve ırk hiyerarşileri yok; tahakküm sistemlerine meydan okumaya veya onları değiştirmeye yönelik talep yok; cinsiyetçiliğin ırk ve sınıf hiyerarşileriyle kesişimselliğine vurgu yok.  Bu kadar basite indirgenmiş bir dünya görüşünde, kadınların erkekler gibi olmak için özgürlük elde etmesi güçlü bir duruş gibi görülebilir. Ancak bu sahte bir güç inşasıdır; çünkü pek çok erkek -özelikle de siyah erkek- gerçek güce sahip değillerdir. Ama bu, birçok erkeğin, özellikle de siyah erkeklerin gerçek bir güce sahip olmadığı düşünülürse, gücün yanlış bir inşası. Hatta siyah kadınlara yönelik siyah erkek zulmünün ve şiddetinin ataerkil sömürü ve baskının doğrudan bir sonucu olduğu son derece açıktır.

Beyoncé, kendi kurgusal dünyasında siyah kadınların acısını, Somalili İngiliz şair Warsan Shire’ın tutkulu şiirlerinde keskin bir üslupla ifade ettiği gibi adlandırabilir ve  “Sezgi, İnkar, Bağışlayıcılık, Umut, Uzlaşı” kelimelerinin uyandırdığı hislerin yolundan ilerleyebilir. Bu hayalî dünyada, siyah kadının duygusal acısı ortaya çıkarılıp afişe edilebilir. Ona bir ses verilebilir; bu, özgürlük mücadelesinde çok önemli ve gerekli bir aşamadır ama yine de sömürü ve tahakkümü sona erdirmez. Kadınlar ataerkil erkeklerle ilişkilerinde değişim, bağışlama ve uzlaşma adına çok çabalasalar da siyah kadınlara yönelik şiddetin bitmesi için erkeklerin kendi içsel ve dışsal dönüşümlerinde çaba harcaması gerekmektedir. Lemonade’de buna dair hiçbir ipucu görmüyoruz. Eğer değişim iki taraflı değilse, siyah kadınların duygusal acısı dile getirilebilse de erkeklerin duygusal acı çektirdiği gerçeği ortadan kalkmaz (Jay Z’nin, bu anlatıyı sonlandıran şefkatli görüntülerine gerçekten güvenebilir miyiz?).

Siyah kadınların ve bütün kadınların kurban olmayı reddedebilecekleri sağlıklı bir özsevginin inşası ancak şöyle mümkündür: İlişkilerindeki tahakkümün ataerkil bir yaklaşımla romantik hâle getirilmesine direnmeleriyle. En nihayetinde Lemonade, cinsiyetlendirilmiş kültürel paradoks ve zıtlık dünyasını çekici bir şekilde gösteriyor. Bu şekilde bir çözüme varılamıyor. Beyoncé’nin, güçlü bir marş olan “Freedom’da”[16] gururla dile getirdiği gibi: “İnişlerim ve çıkışlarım olmuştur, ama her zaman kendimi ayağa kaldırmak için içimdeki gücü bulurum.” Gerçekten özgür olmak için güçlüklerden sağ çıkmanın ilerisine gitmeyi seçmek zorundayız; sürdürülebilir sağlıklı ve mutlu hayatlar yaratmaya cüret etmek zorundayız. Böyle bir dünyada, limonata yapmak ve onu içmek taze ve canlı bir haz verecek, acı ve tatlının gerçek hayattaki karışımı olacak. Bu, acıya dayanma kapasitemizi ölçmekten ziyade acının ötesine geçebilmemizin bir kutlaması olacak.

[1] Metnin İngilizce orijinali için bkz. bell hooks, “Moving Beyond Pain”, 9 Mayıs 2016, 1 Ekim 2019 tarihinde erişilmiştir. <http://www.bellhooksinstitute.com/blog/2016/5/9/moving-beyond-pain> Yazarın izniyle çevrilmiştir. Vurgular orijinal metne aittir.  (ç.n.)

[2] Albüme bu linkten ulaşabilirsiniz bkz. <https://listen.tidal.com/album/59727856> (ç.n.)

[3] Derin Güney, Amerika Birleşik Devletleri’nin güneyinde bulunan bir kültürel ve coğrafi alt bölgedir. Tarihsel olarak, Amerikan İç Savaşı öncesi dönemde tarım ve köleliğe en çok bağımlı eyaletler olarak bilinmekteydi. (ç.n.)

[4] 17 yaşındaki Afro-Amerikalı Trayvon Martin polis tarafından “koyu renk kapüşonlu giyen bir siyah” olduğu için hırsız  sanılarak öldürüldü. Ölümünden sonra kapüşonlu, bir sembol hâline geldi. Birçok insan tarafından kullanıldı. Beyoncé de büyük ihtimalle bu olaya gönderme yapıyor. (ç.n.)

[5] Markanın internet sitesi için bkz. <https://www.ivypark.com>

[6] Afrikan-Amerikan video sanatçısı ve sinematograf. (ç.n.)

[7] Amerikalı bir film yönetmeni, yazar ve yapımcı. (ç.n.)

[8] Julie Dash (yönetmen), Tozun Kızları (film), 1991. Filmin fragmanı için bkz. <https://www.youtube.com/watch?v=c4PEcVK6gbM>

[9] Metin, kumaş, ses, dijital görüntüler ve kurulum videosu üzerine çalışan ama fotoğrafçılık alanındaki çalışmaları ile tanınan Amerikalı bir sanatçı. Sanatçının web sitesine bu linkten ulaşabilirsiniz bkz. <http://carriemaeweems.net/> (ç.n)

[10] Sevgilisini kendisini aldatırken basan bir kadının intikam hikâyesini anlatan eski bir Amerikan baladı. Orijinal sözler şu şekildedir: “He was my man alright, but he done me wrong.” Şarkıya bu linkten ulaşabilirsiniz bkz. <https://www.youtube.com/watch?v=PEVXxfN_pIw> (ç.n.)

[11] Şarkıya bu linkten ulaşabilirsiniz bkz. <https://www.youtube.com/watch?v=uKadCYulG6Y> (ç.n.)

[12] Şarkıya bu linkten ulaşabilirsiniz bkz. <https://www.youtube.com/watch?v=V92OBNsQgxU> (ç.n.)

[13] Amerikalı siyasetçi ve ırkçılıkla mücadelede önemli bir isim. 21 Şubat 1965’te Harlem’de konuşma yapacağı esnada 16 kurşunla öldürüldü. (ç.n.)

[14] İngilizcesi “when life gives you a lemon, make lemonade” olan ifade Türkçeye “hayat sana bir limon verdiğinde onu limonataya dönüştür” şeklinde çevrilebilir. Bu cümle kalıbı ile yazar, hem Hattie’nin gerçekten limonata satarak para kazandığı hem de karşısına çıkan zorlukları avantajlara çevirebildiği anlamlarını kast ediyor olabilir. (ç.n)

[15] Röportajın İngilizce orijinal metni için bkz. <https://www.elle.com/fashion/a35286/beyonce-elle-cover-photos/> (ç.n.)

[16] Videoya şu an ulaşılamasa da yazı şu linke yönlendiriyor bkz. <https://www.youtube.com/watch?v=NdpqxqQX554> (ç.n.)