Dünyanın pek çok ülkesinde kadınların kazanılmış haklarının geri alınmaya çalışıldığı; kadına yönelik şiddetin dinci, milliyetçi ve militarist politikalarla güçlenerek yayıldığı bir dönemden geçiyoruz. Kadına yönelik şiddet önlenebilecek bir suç olduğu hâlde ataerkil sistemin taşıyıcısı iktidarlar, politikalarını adeta şiddeti önlememek üzerine kuruyor ve bu durum ataerkil şiddeti giderek normalleştiriyor.
Geçtiğimiz aylarda Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle dünya savaşı tehdidi kendini göstermiş ve barış siyasetinin önemi daha da hissedilmişti. Geçtiğimiz hafta İstanbul’un orta yerinde İstiklal Caddesi’nde bombalı bir saldırı gerçekleşti. Bu saldırıyla yeni bir savaşın zemini hazırlandı. Türkiye, Suriye ve Irak’a yönelik askeri operasyon başlattı. İktidar sıkıştığı her anda şiddet mekaniğini devreye sokuyor ve seçimler öncesinde kendi geleceğini korumak için ülkenin geleceğini ateşe atıyor. Kürt meselesinde askeri yöntemlerde ısrar etmenin insani, ekonomik ve ekolojik krizleri daha da derinleştireceği açık. Teröre karşı savaş siyaseti bugüne kadar kadınlara ve insanlığa yoksulluk, göç, şiddet ve ölümden başka bir şey getirmedi; doğaya ve tüm canlılara geri döndürülemeyecek zararlar verdi. Savaşın karşısında barıştan, yaşamdan yana olmak, tahakküm alanlarını değil özgürlük alanlarını genişletmek insanlığın kurtuluşunu sağlayacak yegâne ahlaki tutumdur.
Jîna Mahsa Amini adlı genç bir kadının başını kurallara uygun örtmediği için gözaltına alınıp öldürülmesinin ardından İranlı kadınlar bu vahşete sessiz kalmadı. Kendi bekası için kadınların yaşamını ve bedenini kontrol altına almak isteyen iktidara karşı sokaklara dökülen İranlı kadınlar “Jîn, Jiyan, Azadi” sözünü tüm ülkeye yayıyor. Zorla taktıkları başörtülerini çıkarıp yakan, saçlarını kesen, birlikte şarkı söyleyip dans eden kadınlar, mollaların sarıklarını deviren gençler, kadın erkek el ele tutuşarak isyan edenler İran’da toplumsal tabuları bir bir yıkıyor. Kadınlar saklanması istenen bedenlerini ortaya koyarak dinci ve ataerkil iktidarın varlığını tehdit ediyor.
Kadının varlığını yok sayan, kadın düşmanı iktidarları sadece kadınların birlikte, örgütlü mücadelesi geriletebilir. Kadınların yaşamına el koyarak hayatta kalmaya çalışan erkek egemen iktidarlara karşı kadın dayanışmasını büyüteceğimiz nice 25 Kasımlara….