Banu Açıkdeniz
Duygu Dalyanoğlu
9 Mayıs sabahı BÜKAK’tan dört kadın, Quebec’ten, Yunanistan’dan, Bulgaristan’dan, Kıbrıs’tan ve Türkiye’nin dört bir yanından gelen kadınlarla bir araya gelmek üzere Haydarpaşa Garı’na doğru yola çıktık. Haydarpaşa’ya vardığımızda coşkulu bir kadın topluluğu ile karşılaştık. Yabancı konuklar henüz gelmemişti. Konukları beklerken şarkılar, türküler söylendi ve kadınlardan oluşan Diyarbakır halk dansları ekibi bir gösteri sundu. Sonrasında yabancı katılımcılar karşılandı ve ardından Pınar Selek tarafından DKY’nin ortak basın açıklaması okundu. Kadınların ezilmişliğini kınamak ve ortadan kaldırmak için bir kez daha yola çıktıklarını belirten Selek, “Dünyada en çok kadını ezen yoksulluk ve şiddete karşı, ataerki ve kapitalizmle iç içe süren adaletsizliğe, savaşa, fetihlere ve şiddeti besleyen tahakküme, sömürüye, benmerkezciliğe ve dizginsiz kâr arayışına son vermek için yürüyoruz”[2] dedi. Selek, son olarak, tüm kadınları iki gün boyunca sürecek olan DKY Türkiye durağı etkinliklerine destek olmaya çağırdı. Basın açıklamasının ardından Azerbaycan ve Bulgaristan’dan gelen DKY sözcüleri birer konuşma yaptılar. Daha sonra da Haydarpaşa Garı’nda düzenlenen kadın temalı resim sergisi topluca gezildi.
Karşılama sona erdikten sonra hep birlikte toplantının yapılacağı yere gidildi. Toplantı, birçok ilden gelen DKY sözcülerinin ve İstanbul DKY Platformu’nun katılımıyla gerçekleşti. Toplantının yürütücülüğünü ise İstanbul DKY Platformu yürütme kurulu üslendi. Öncelikle ertesi gün gerçekleşek olan Kız Kulesi etkinliği[3] ve Dolmabahçe’deki şenlik programı aktarıldı. Dar bir grupla yapılması planlanan Kız Kulesi etkinliğinin kapsamı, İstanbul dışındaki DKY Türkiye katılımcılarının talebiyle genişletildi.
Bir başka tartışmalı konu ise düzenlenecek şenliğe erkek müzisyenlerin katılımıydı. Daha önce İstanbul DKY Platformu’nda yapılan toplantılarda bu şenliğin bir “kadın” şenliği olduğu, bu nedenle de başından sonuna dek kadınlar tarafından gerçekleştirilmesinin doğru olacağı konuşulmuştu. Bu toplantıda bu konunun tekrar gündeme gelmesi ve tartışılması, başlangıçta konulan bir ilkeden geri adım anlamına geldiğinden bu tartışmaya son verildi. Şenlik, sadece kadınların katılımıyla gerçekleşecekti.
Toplantının ikinci gündemi, 17 Ekim’de gerçekleşecek 24 Saat Feminist Dayanışma Eylemi için Türkiye’de yapılacak hazırlıklardı. Yakın zamanda, tüm illerden temsilcilerin katılımıyla bir DKY Türkiye Koordinasyon Kurulu’nun oluşturulması konuşuldu. Ayrıca şimdiye dek DKY inisiyatifi oluşmamış illerde bu inisiyatiflerin oluşturulması hedefi belirlendi. 17 Ekim’e kadar Türkiye’nin her yerinden gelen bölgesel parçalarla oluşturulacak bir DKY Türkiye yorganı yapılması planlandı. Toplantı sırasında, DKY’ye katılan her ilin, kendi belirleyeceği bir tema çerçevesinde etkinlikler düzenlemesi önerildi. Örneğin Urfa’dan bir katılımcı, DKY çerçevesinde, bölgelerindeki töre ve namus cinayetlerini konu alan bir etkinlik düzenleyebileceklerini söyledi. Ancak toplantıda, bu gibi öneriler, DKY’nin ortak teması olan yoksulluk ve kadına yönelik şiddeti önleme çerçevesinin dışına çıkmama kaygısı belirtilerek gerektiği kadar dikkate alınmadı. Bu esnada bizim de aklımızdan töre ve namus cinayetlerinin de kadına yönelik şiddet kapsamına girip girmediği sorusu geçmedi değil!
10 Mayıs 2005-Dünya Kadın Yürüyüşü, bugün Türkiye’de gerçekleşiyor.
10 Mayıs günü saat 15.00’da Bulgaristan’dan, Yunanistan’dan, Azerbaycan’dan, Kıbrıs’tan, Kanada’dan ve Türkiye’nin birçok farklı yerinden gelen 3000 kadının arasında yerimizi almıştık. Ve yürüyüş başladı… Yürüyüş, Taksim Meydanı’ndan başlayıp Dolmabahçe’deki alanda sona erdi. Kanada’dan gelen DKY yorganı yürüyüş boyunca elden ele taşındı. Farklı dillerden sloganlar ve şarkılar eşliğinde canlı bir yürüyüş gerçekleşmiş oldu. Aslında bu yürüyüşün bizim için farklı bir anlamı vardı, çünkü bu kez sadece İstanbullu kadınlarla değil, Türkiye’nin ve Dünya’nın birçok yerinden gelen kadınlarla bir arada yürüdük ve yürüdükçe büyüdük!
Yürüyüşün ardından sıra şenliğe gelmişti. Şenlik, Türkiye’nin hazırladığı yorgan parçasının, DKY yorganına eklenmesiyle başladı. Bu arada basının kaydedemediği yorgan ekleme anının tekrarlanması, yani yorganın tekrar dikiliyormuş gibi yapılması mizahi bir etki yarattı.
Bu etkinliğin ardından Türkiye’den ve farklı ülkelerden birkaç temsilci yaptıkları konuşmalarda DKY’nin taleplerini bir kez daha dillendirdiler ve sonrasında kadın sanatçıların ve yazarların hazırladığı müzik ve şiir dinletileri gerçekleşti. Fakat şenlik alanındaki alt yapı eksiklikleri ve organizasyona dair problemler, şenliğin beklendiği gibi “şenlikli” geçmesine engel oldu.
17 Ekim 2005-Dünya Kadın Yürüyüşü sona eriyor.
DKY’nin sona erdiği tarih olan 17 Ekim’de bütün dünyada, saat 12.00-13.00 arasında yapılan eylemlerle 24 Saat Feminist Dayanışma Eylemi gerçekleşti. Türkiye’de ise 17 Ekim eylemi İstanbul ve Ankara’da düzenlendi. İstanbul’da Kadıköy Et ve Balık Kurumu önünden başlayan yürüyüş, Kadıköy İskele Meydanı’na kadar sürdü. Katılımın düşük olduğu yürüyüşün ardından meydanda DKY İstanbul Ağı tarafından Türkçe ve Kürtçe basın açıklamaları yapıldı. Adalet, barış, özgürlük, dayanışma, halkların kardeşliği için yüründüğünün belirtildiği ve dünyanın her yanındaki ezilen kadınlara dayanışma mesajlarının gönderildiği basın açıklamasının ardından, kadın bir bağlamacının dinletisiyle etkinlik sona erdi.
DKY’nin son eylemliliğinin ardından meydandan ayrılırken 17 Ekim yürüyüşünün daha çok katılımla gerçekleşmiş olmasını ve yapılan basın açıklamasında kadın vurgusunun daha görünür olmasını dilerdik…
DKY 2005’in ardından…
2005 Dünya Kadın Yürüyüşü, dünyanın farklı bölgelerinden farklı kadınların hem eşitlik, özgürlük, dayanışma, adalet ve barış konusundaki ortak taleplerini dillendirmeleri hem de kendilerine özgü taleplerini ifade edebilmeleri için değerli bir olanak sundu. Bu nedenle gelecekte yapılacak DKY eylemlerinde kadınlara ait yerel taleplerin daha da güçlü bir şekilde yer almasını diliyoruz. Eminiz ki farklılıklarımızla bir aradalığımız bizi daha da güçlendirecek!
10 Mayıs’taki Yürüyüş için farklı ülkelerden Türkiye’ye gelen DKY temsilcilerine, Yürüyüş hakkında ne düşündüklerini sorduk.
Bojura Pavlova, Bulgaristan Kadın Araştırmaları ve Teknolojileri Derneği
BÜKAK: Dünya Kadın Yürüyüşü ve bugüne kadar yaşanan süreç hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bojura Pavlova: Bunu bir ülkeden diğerine el değiştiren bir bayrak yarışı olarak görüyorum. Ve şimdi sıra Türkiye’de… Haziran’da ise Bulgaristan’da olacak. Bu nedenle biraz da bu hareketin nasıl örgütlendiğiyle ilgili bilgi sahibi olmak ve deneyim kazanmak için buradayım. Yürüyüş’ün Bulgaristan’da gerçekleşeceği üç gün içinde bütün kadın örgütlerini daha derin konular doğrultusunda harekete geçireceğiz. Örneğin Bulgaristan’da Şart’ın taleplerini ve kriterlerini içeren bir çeviri yaptık, çünkü birçok kadın İngilizce bilmiyor. Ayrıca etkinliklerimize geleneksel bir boyut da katmak istiyoruz ve hâlâ bu konu üzerinde çalışıyoruz. Sonuç olarak yaptığımız bütün aktiviteleri yazılı hale getirecek ve bizden sonraki ülke olan İsviçre’ye aktaracağız.
Bulgaristan’da kendinize özgü talepleriniz var mı? Örneğin Türkiyeli kadınlar olarak bizler savaşı yakından yaşamaktayız ve bu nedenle bir barış talebimiz var. Belki sizin de Bulgaristan için daha farklı vurgu noktalarınız vardır.
Evet, eğitim talebimiz var. Ama sadece genç insanlar için değil çünkü daha yaşlı birçok kadın işini kaybetti ve daha profesyonel bir eğitime ihtiyaçları var. Bunun nedeni de emeklilik yaşının 55’ten 65’e çıkması yani emeklilik süresinin uzamasıdır. İkinci talebimiz ise çalışma koşulları ile ilgili. Kadınlar hep erkeklerle eşit işlerde çalışmışlar ama daha az ücret almışlardır. Kadınlar her zaman için daha iyi koşullarda ve daha iyi işlerde çalışmayı istediler. Biz de onlara bu hakları için savaşmaları konusunda yardım ettik.
Bulgaristan’daki kadın gruplarından bahsedebilir misiniz? Dünya Kadın Yürüyüşü’ne katılan gruplar bağımsız kadın grupları mı yoksa sendikalı kadınlar mı?
Sadece bir tane güçlü kadın sendikası var, o da öğretmenlerin sendikası.
Sadece kadınlardan mı oluşuyor?
Evet, çoğunlukla kadınlardan. Aslında onlar, kadın talepleri üzerinde çok fazla durmayan farklı sendikalar. Bu sendikaların varlığı da daha derinlikli talepler için mücadele eden farklı kadın örgütlerinin var olmasının nedeni.
Son olarak size diğer ülkelerdeki deneyimleriniz ile ilgili bir soru sormak istiyoruz. Kadınlardan gelen talepler, ülkelerinin koşulları doğrultusunda değişkenlik gösteriyor mu? Örneğin Kanada’dan farklı, Burkino Faso’dan farklı taleplerin gelmesi gibi.
Evet, ülkeden ülkeye değişiklikler olabilir. Fakat Türkiyeli kız kardeşlerimizle konuştuğumuzda benzer durumlar yaşandığını gördük. Örneğin geçen sene kadın sağlığı ile ilgili önemli bir gelişme yaşandı ve neredeyse sosyal sağlık güvencemizi kaybedecek duruma geldik. Hamilelik için muayeneye gittiğimizde para ödemek zorundayız. Bu gibi konular üzerinde çok çalışmamız lazım. Türkiye kurumlarında da benzer problemler yaşanıyor.
İntizar Ezimullah, Azerbaycan Petrol Sendikası Kadınlar Şubesi
BÜKAK:Türkiye’ye gelirken Dünya Kadın Yürüyüşü hakkında ne düşünüyordunuz?
İntizar Ezimullah: Buraya bütün dünya kadınlarının haklarının tanınması talebiyle geldim.
Dünya Kadın Yürüyüşü, İnsanlık için Küresel Kadın Şartı’nı yayınladı. Sonuçta bu tüm dünya kadınları için ortak talepler taşıyor. Peki, Azerbaycan için sizin farklı talepleriniz var mı?
Kadına yönelik şiddetle ilgili bir talebimiz var. Kadınlar Ermenistan’ın Azerbaycan işgali sonucunda evlerinden kaçmak zorunda kalıyorlar. Ama problem sadece bu değil, aynı zamanda evsiz, işsiz kadınlar var. Ben de bu Yürüyüş’ten bu savaşta yer alanlara sesleniyorum: Azerbaycan’da savaş olmamalı ve kadınlar sorunsuz yaşamalı.
Michelle Asselin, Quebec Kadın Federasyonu
BÜKAK: Türkiye’deki organizasyon hakkında ne düşünüyorsunuz?
Michelle Asselin: Gerçekten etkilendim. Çünkü kadın hareketinde bu tür organizasyonların yapılmasının zor olduğunu, yeterli para bulmanın güçlüğünü biliyorum. Ayrıca bunun tüm Türkiyeli kadınlar için çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Başından beri DKY’nin içinde miydiniz? Bulunduğunuz diğer ülkelerde ne gibi deneyimler yaşadınız?
Ben diğer ülkelere gitmedim. Şart’ı, Kanada’da devraldım. Fakat Amerika kıtasındaki on yedi ülkedeki süreci biliyorum veŞart’ı devralan her ülkedeki feminist hareket tarihi için çok önemli bir hareket olduğunu düşünüyorum.
Küresel Kadın Şartı, tüm dünya kadınları için ortak talepler içeriyor. Peki, farklı ülkelerden farklı talepler gelebileceğini düşünüyor musunuz? Örneğin Quebec’li kadınların talepleri neler?
Quebec’teki bütün kadınların ev ve iş sahibi olabilmelerini ve sağlık güvencelerinin olmasını istiyoruz. Çünkü biz zengin bir ülkede yaşamamıza rağmen fakir insanlarız, fakir kadınlarız. Bu nedenle taleplerimizden biri yaşamak için yeterli paraya sahip olmak. Diğer bir talebimiz ise hükümetin kadına yönelik şiddet bağlamında bir kampanya düzenlemesi.
[1] İnsanlık için Küresel Kadın Şartı ile DKY’ ye katılan kadınlar sömürünün, baskının, hoşgörüsüzlüğün ve mahrumiyetin var olduğu; doğruluğun, farklılığın, hak ve özgürlüklerin saygı görmediği bir dünyayı reddediyor ve eşitlik, özgürlük, dayanışma, adalet ve barış üzerine kurulu bir dünya inşa etmeyi öneriyor.
[2] Açıklamanın metni www.bianet.org adresinden alınmıştır.
[3] DKY Türkiye etkinliklerinden biri de 10 Mayıs günü saat 11.00’da kadının tecrit edilişini simgeleyen Kız Kulesi’nin çevresine, kadınların bugün de süren yalıtılmışlığının dile getirilmesi amacıyla çiçek bırakma eylemiydi.
BÜKAK Bültenini takip edenler bilir; Dünya Kadın Yürüyüşü 2005 (DKY 2005), bundan önceki iki bültenimizde de yer verdiğimiz ve merakla takip ettiğimiz bir eylemlilikti ve 10 Mayıs 2005 günü biz de bu etkinliğin bir parçası olduk. İşte bu bültendeki DKY dosyamızı, önceki DKY dosyalarımızdaki gibi araştırma ve derleme çalışması yaparak değil sürecine dahil olduğumuz bir etkinliğe dair izlenimlerimize yer vererek hazırladık.
DKY 2005’in Türkiye’de nasıl yaşandığına dair izlenimlerimizden önce hareketin tarihçesine kısaca değinmek istiyoruz. İlki 2000 yılında, dünyada yoksulluğun ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi temasıyla düzenlenen DKY, 8 Mart 2005’te ikinci yolculuğuna başladı. Bu kez, oluşturduğu İnsanlık için Küresel Kadın Şartı[1] ve daha çok kadının katılımıyla yoluna devam eden DKY, 17 Ekim’e kadar bütün dünyayı dolaştı. 17 Ekim’de Burkino Faso’da son bulan bu yürüyüş, ardında Şart’ın gerçekleştirilmesi yolunda atılmış adımları ve her ülkeden parçalarla oluşan Küresel Dayanışma Yorganı’nı bıraktı. Yürüyüşün bitiş tarihi olan 17 Ekim’de ise her ülkede yerel saatle 12.00–13.00 arasında yapılan eylemlerle, 24 Saat Feminist Dayanışma Eylemi gerçekleştirilmiş oldu.
8 Mart’tan 17 Ekim’e kadar süren DKY 2005, 9–10 Mayıs tarihlerinde Türkiye’deydi. DKY Türkiye ayağındaki etkinlikler bu iki gün süresince gerçekleşti. İlk gün; önce, diğer ülkelerden gelen DKY temsilcileri karşılandı, ardından da ertesi gün gerçekleşecek yürüyüş ve şenlik ile 17 Ekim etkinliklerinin programının konuşulduğu toplantı yapıldı. 10 Mayıs tarihinde ise yürüyüş ve şenlik gerçekleşti.