Özgürlüğü Kazanmak: Sojourner Truth

Dilruba Akdağ

Bu yazı, Boğaziçi Üniversitesi Kadın Araştırmaları Kulübü’nün (BÜKAK) bü’de kadın gündemi adlı bülteninin Güz 2022 tarihli 43. sayısında yayımlanmıştır.

Oy hakkı mücadelesini tartışırken karşımıza çıkan belki de en dikkat çekici isimlerden birisi Sojourner Truth. Kendisi, “Ben kadın değil miyim?” sorusuyla akıllarımızda yer etti. Siyah olmanın, kadın olmanın, köle olmanın ne demek olduğunu böylesine çarpıcı bir soruyla tartışmaya açtı. Kendisinin ve çocuklarının özgürlüğünü tırnaklarıyla kazıyarak kazanan, ölene kadar siyah bir kadın olmanın nasıl olduğunu anlatmaktan vazgeçmeyen aktivist Sojourner Truth’u anlatacağım.

Sojourner Truth, tahmini 1797 yılında New York Eyaleti’nde köle bir ailenin kızı olarak Isabella Baumfree adıyla doğuyor. Dokuz yaşına geldiğinde 100 dolar karşılığında, bir koyun sürüsüyle birlikte satılıyor. 1826 yılına geldiğinde, iki çocuğunu geride bırakarak kendisini döven, çocuklarını satan efendisinden kaçıyor. Kaçtıktan kısa bir süre sonra beş yaşındaki oğlunun çiftlik sahibi tarafından yasadışı olarak satıldığını öğreniyor ve bunun üzerine oğlunu geri almak için dava açıyor. Bu dava, siyah bir kadının beyaz bir adama karşı açtığı ve kazandığı ilk davalardan biri olarak tarihe geçiyor.1

Sojourner Truth, gençlik yıllarından beri yaşadığı zor hayat koşulları dolayısıyla sürekli mücadele etmek zorunda kalmış, çocuklarının çoğunu kaybedince de kendini mücadeleye adamış biri. 1843 yılında, esarete dair her şeyi arkasında bırakmak amacıyla adını Sojourner Truth [hakikat misafiri] olarak değiştiriyor. Sojourner [misafir] ismini, ülkenin her tarafını gezip insanlara günahlarını göstermeyi ve Truth [hakikat] ismini, doğru yolu göstermeyi görev edindiği için seçiyor.2

“Eğer Tanrı’nın yarattığı ilk kadın tek başına dünyayı tersyüz edebilecek kadar güçlüyse, bütün bu kadınların dünyayı tekrar düzeltebilmeleri gerekir! Ve şimdi kadınlar bunu talep ederken erkeklerin de köstek olmamaları iyi olur.”3

Hiç eğitim almamasına rağmen hitabet yeteneğiyle insanların dikkatini çekiyor ve kısa süre içinde kölelik karşıtı hareketin en önemli isimlerinden biri oluyor. Mitinglere katılıyor, eyalet eyalet gezip küçücük koğuşlarda barınma, çalışma saatleri, açlıktan ölme gibi koşulları cesaretle anlatıyor.4

Sojourner Truth’un aktif mücadele yürüttüğü dönemde Amerika’da kadınlar oy kullanamıyor, yasaları değiştirme yönünde herhangi bir yetkileri bulunmuyor ancak yasalar önünde sorumlu tutuluyordu. Velayet, miras gibi konularda tamamen kocalarına bağımlı hâldelerdi. Tam da bu duruma karşı çıkma amacıyla 1848’de Seneca Falls Bildirgesi5 yayımlandı. Kadınlar oy hakkı, eğitim, eşit yurttaşlık gibi konularda seslerini yükseltiyorlardı. Benzer dönemde siyah özgürlük hareketi yükseliyor ve köleliğin ortadan kalkması gündeme getiriliyordu. Amerikan İç Savaşı’yla birlikte siyah erkekler oy hakkı elde ettiler. Bu döneme kadar kadınlar vatandaşlık hakları bağlamında siyahların oy hakkı mücadelesini destekliyorlardı. Ancak siyah erkekler oy hakkını elde ettiklerinde beyaz kadınlar arasında bu duruma tepki gösterenler oldu. Beyaz kadınlar siyah erkeklerin kendilerinden önce oy hakkına sahip olmalarını eleştiriyor, mücadeleler arası hiyerarşi kuruyorlardı. Beyazkadınların bu tepkisi, siyah kadın hareketiyle aralarında tartışmaya yol açmıştı. Beyaz kadınlar bu durumun kadınların oy hakkı mücadelesine zarar vereceğini öne sürerken siyah kadınlar siyah erkeklerin oy hakkını elde etmesini, siyah hareketi için bir kazanım olarak değerlendiriyordu. Ancak bu kazanım, ırkçılığın tamamen biteceği anlamına gelmiyor, ırkçılık yalnızca biçim değiştiriyordu. Tüm bu koşullarda siyah ve beyaz kadınların ortak bir mücadele yürütemediğini, oy hakkı tartışmalarının dayanışmaya zarar verdiğini söyleyebiliriz. Siyah hareketi siyah erkeklerin, kadın hareketi ise beyaz orta sınıf kadınların gündemleri çerçevesinde şekilleniyordu. Dolayısıyla siyah bir kadın ne kadın ne de siyah olarak mücadelede var oluyor, her iki alanda da kendi koşulları öncelikligündem olmuyordu.6

Kadınların oy hakkı için mücadele alanlarının en ön safında yer alan Sojourner Truth, iç savaş boyunca da aktif olarak çalıştı.1851’de Akron Ohio’daki Uluslararası Kadın Konvansiyonu’nda yaptığı “Ben kadın değil miyim?” konuşmasıyla kadınların oy kullanmasına karşı çıkanları bile etkilemeyi başarmıştı. Kaslı kolunu göstererek yaptığı konuşmasında şöyle diyordu:7

Şu adam, kadınların at arabalarına çıkmalarına, çukurların üzerinden geçmelerine yardım edilmesi ve her yerde engüzel yerin onlara verilmesi gerektiğini söylüyor. Kimse hiçbir zaman benim bir at arabasına binmeme, bir çamur birikintisinin üzerinden atlamama yardım etmedi ve herhangi bir yerin en iyisini vermedi! Ve ben kadın değil miyim? Bana bakın! Koluma bakın! Ben toprak sürüp tohum ektim, ahırlara tıkıldım ama hiçbir erkek başıma geçemedi! Ve ben kadın değil miyim? Bir erkek kadar çalışıp, bulabildiğimde bir erkek kadar yiyebilirdim ve kırbaca da dayanabilirdim! Ve ben kadın değil miyim? On üç çocuk doğurdum ve çoğunun köle olarak satıldığını gördüm ve annetasasıyla ağladığımda beni İsa’dan başka kimse duymadı! Ve ben kadın değil miyim?8

Sojourner Truth’un kamuoyuna yaptığı konuşmalar ve “Ben kadın değil miyim?” çıkışı insanlığa, cinsiyete, sınıfa dair önemli noktalar barındırıyordu. Bu soruyla, kamusal alanda çalışan, fiziksel güç kullanmak zorunda kalan kölelerin ve kadınların koşullarına dikkat çekiyordu. Ayrıca orta sınıf beyaz kadınların güçsüz, bakıma muhtaç oluşları gibi argümanların siyah kadınlar için geçersiz olduğunu gözler önüne seriyordu. Angela Davis’in dediği gibi “Sojourner Truth, inkâr edilemez bir karizma ve güçlü hatiplere özgü yeteneklere sahip olmasıyla güçsüz kadının söz hakkıyla uyuşmayacak biçimde isteklerini savundu ve bunu çürütülemez bir mantıkla yaptı.”9

“Bir hususu gündeme getirmek istiyoruz: kadın hakları. Çünkü kimsenin kadınlara ait olan bir hakla işi olmaz. Ben kendi hakkımı kullanabilirim. Aynı hakkı aynı şekilde kullanmak istiyorum. Sen istiyor musun? O zaman al. Erkekler, kendilerine ait olmayan bir şeyi almasalardı korkmazlardı.”10

Köleliğin kaldırıldığını görecek kadar uzun yaşayan Sojourner Truth, mücadele edilecek çok fazla eşitsizlik olduğunu söylüyordu. 86 yaşında özgür ruhlu, ölene kadar kadınların eşitliği için mücadele vermiş bir kadın olarak hayata gözlerini yumdu.11 Hayatı boyunca mücadeleden kaçınmayan, hakikati söylemeyi kendine görev edinen, çıkardığı sesle insanları en derinden etkileyen çok önemli bir figür olarak tarih sayfalarında yer edindi.

  1. Debra Michals, “Sojourner Truth”, 2015, 29 Eylül 2022 tarihinde erişi miştir.<https://www.womenshistory.org/education-resources/biographies/sojourner-truth>
  2. “Her Words” [Sözleri], The Sojourner Truth Memorial Comitee, 2 Kasım 2022 tarihinde erişilmiştir.<https://sojournertruthmemorial.org/sojourner-truth/her-words/>
  3. “Sojourner Truth Biography”, 2 Nisan 2014, 29 Eylül 2022 tarihinde erişilmiştir. Yazar tarafından çevrilmiştir. Metnin orijinali için bkz. <https://www.biography.com/activist/sojourner-truth>
  4. A.g.e.
  5. Duygular Bildirgesi olarak da bilinen bildirge, Amerikan Bağımsızlık Bildirgesi’ndeki tüm erkeklerin tanrı önünde eşit olduğu ifadesine cevaben kadınların ve erkeklerin tanrı önünde eşit olduğunu vurgular. Bunun yanı sıra kadının medeni, sosyal, dini alanlardaki koşulları vehakları da açıklanır. 2021 Güz dönemi temel feminizm okumalarında yürüttüğümüz tartışma notlarından yararlanılmıştır.
  6. 2021 Güz dönemi temel feminizm okumalarında yürüttüğümüz tartışma notlarından yararlanılmıştır.
  7. “GÜNÜN PORTRESİ: Sojourner Truth”, 27 Eylül 2017, 29 Eylül 2022 tarihinde erişilmiştir. <https://ekmekvegul.net/sectiklerimiz/gunun-portresi-sojourner-truth>
  8. Women’s Rights National Historical Park, “Sojourner Truth: Ain’t I A Woman?” [Sojourner Truth: Ben Kadın Değil Miyim?], Serap Çınar (çev.), 26 Ekim 2018, 30 Eylül 2018 tarihinde erişilmiştir. <http://www.cevirigazetesi.org/sojourner-truth-ben-kadin-degil-miyim/>
  9. Angela Davis, “Kadın Hakları Kampanyasının Başlangıcında Irk ve Sınıf”, Kadınlar, Irk ve Sınıf, İstanbul: Sosyalist Yayınlar, 1994, s. 73.
  10. Sojourner Truth, New York’taki bir konuşmasından, 1853, yazar tarafından çevrilmiştir. Bkz. “Her Words” [Sözleri], The Sojourner Truth Memorial Comitee, 2 Kasım 2022 tarihinde erişilmiştir. <https://sojournertruthmemorial.org/sojourner-truth/her-words/>
  11. Sojourner Truth (1797-l883): Özgürleşmeye Adanan Bir Ömür, 9 Nisan 2003, 2 Kasım 2022 tarihinde erişilmiştir.<https://m.bianet.org/kadin/kultur/14870-sojourner-truth-1797-l883-ozgurlesmeye-adanan-bir-omur>